DÜŞÜNCE TEMBELLİĞİ
Düşünen kişi, düşünme yetkisini elinde bulundurabilen kişidir. Başkalarının düşündüğü, söylediği, istediği gibi değil, kendi akıl gücüne dayanarak, kendi bilgilerinden, yeteneklerinden, becerilerinden, isteklerinden yararlanarak, kendi seçtiği amacı gerçekleştirmek için çalışan, eninde, sonunda başarıya ulaşan kişi, düşünebilen kişidir. Düşünen kişi etki altında kalmaz. Doğruyu, gerçeği arar, bulur, bunu söylemekten, bunu yapmaktan asla geri kalamaz, bu yüzden etkileyen kişidir. Kopye etmez, kendi akıl süzgecinden geçirmeden, çeşitli bilgilerle karşılaştırmadan, inceleme, araştırma yapmadan, doğrusunu öğrenmeden bir şeyi benimsemez, ilginç ve özgün kişiliğiyle, yaptıklarıyla daima kopye edilir. Zekâ kıvraklığı, onu düşünceli ve duyarlı yapar, varlığının ve sorumluluğunun bilincindedir. Nedenine inanmadığım kesinlikle yapmaz, fakat inandığını da yapmaktan asla geri kalmaz. Taşıdığı sorumluluk, onun başarılı olmasını sağlar. Araç olmaz, ama araç olarak yararlanmakta da başarılıdır. Eğer basit çıkarlardan da kurtulabilirse, gerçekten en soylu kişiler düşünebilen kişilerdir. İnsanlığın bugünkü uygarlık aşamasına gelebilmesi, bir yerde onların eseridir. Yöneten kişi özelliği de gözden uzak tutulmamalıdır.
Oysa ki düşünme tembeli olan kişiler böyle midirler?
Onlar en başta duyarsızdırlar. Doğruya, gerçeğe, güzele, iyiye karşı duyarsızdırlar. Tıpkı düşünen kişinin yarattığı robot gibi. Robot, kendisine buyrulanı eksiksiz ve aynen yapar, onun beyni, yeteneği, gücü kendisini yönetenin elindedir. Duyarsızlık, anlama ve kavrama yeteneğinden yoksun oluş, düşünme tembelini yönetilen, güdümlü insan durumuna düşürür. Başkalarının isteklerini böylesine yerine getirebilen kişi, kendi işini kendi yeteneğiyle yerine getirmede etkisizdir. Duyarsızlık onu hiç duymamış gibi davranmaya, aldırmazlığa, ilgisizliğe, isteksizliğe götürür. Kendiişlerinde başarısız oluşlarının nedeni budur.
Duyarsızlıkları, zekâ kıvraklığından yoksun oluşlarından ileri gelir. Çabuk, kolay, hemen kavrayabilme, sezebilme, anlayabilme anlamına gelen zekâ kıvraklığından yoksunluk "vurdumduymazlık", "ağır" sözleriyle tanımlanır. Gerçeğe, doğruya, güzele karşı sağır, fakat yıkmaya, yok etmeye karşı ise duyarlı olması, kendi akıl gücüyle hareket edememesinden, güdümlü insan olmasındandır.
Düşünme tembeli, sorumluluk duygusu da taşımaz. Böyleleri kendilerini hiçbir şeyden, görevlerinden, ödevlerinden sorumlu saymazlar. Kendilerini yetiştirmekten, aramaktan, incelemekten, gerçeği bulmaktan sorumlu saymazlar kendilerini. Eğer tek kitaplık insan iseler, yapamayacakları kötülük yoktur,kendi dizginleri kendi kafalarında, kendi ellerinde olmayan böylesi düşünme tembelleri, geliştiremedikleri kişiliklerini kabul ettirmek düşkünlüğündedirler. Güzeli, doğruyu gerçeği arayıp bulmakta, insan olmada başarısız,fakat buyrulanı yapmakta çok başarılıdırlar..
Her fert kendi kendini sorguya çekebilmeli,kendini biraz olsun dinlemeli ve geçmişi,geleceği ve sürüklenmek istenen yarınları görmelidir.Düşünme yada düşüne bilme özelliğimizi kaybettiğimiz anda, beynimiz artık yobazlığa alışmış,sürekli düşünmeden kendince düşünen insanların düşüncelerini benimseme yönünde yol almaya başlamıştır.Geleceğimizi,çocuklarımızı,yaşadığımız topraklarda özgür kılmak istiyorsak,akletmek,akıllı olmak mantıklı düşünmek zorundayız.Zira yaşadığımız coğrafya akıl tembelliğine çok sert tepkiler veren ve tarifsiz acılar yaşattığını gördüğümüz bir coğrafyadır.Bu yüzdendirki, üç günlük çıkarlarımız için, geleceğimizi ipotek altına aldırmamalıyız düşüncesindeyim.Şimdi şöyle bir kenara çekilip,ülkemizin son yüz yıllık geçmişini bir gözden geçirelim,geçmişimizin üstüne nasıl bir gelecek inşa edilmeye çalışıldığını bir düşünelim.
SEVGİYLE KALIN
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir