ÖNYARGI
Değerli okuyucu kardeşlerim bir aylık bir aradan sonra yine ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir yazıyla başlamak istiyorum.Önyargı..
Kelime anlamı,bir kimseyle ya da şeyle ilgili olarak, belirli bir olaya, duruma ya da görmeye dayanan, önceden edinilmiş olumlu ya da olumsuz yargı, kanı.
Toplum biliminde,bireyde öteki bireylere, toplumsal kümelere karşı sevgi ya da düşmanlık duygusu uyanmasına yol açan, koşullanmış bir duygusal tutumu yansıtan sığ inanç.
Ruh biliminde ise,kişinin, herhangi bir konuda, yeterli kanıta dayanmayan, karşıtı kanıtlansa bile değiştirilemeyen olumlu ya da olumsuz yargısı.Tanımlar böyle.
Son zamanlarda toplumumuzda yaşanan olaylar göz önünde bulundurulursa,ana nedenlerden birinin insanlarımızın yeterli bilgiye sahip olmadan olayları kendi ön yargıları ile yorumlamasıdır.Başka insanların yada toplulukların düşünce ve davranışları hakkında yorum yapıldığında,elimizdeki verilerin çoğu zaman yeterli olmadığı aşikardır.Bir davranışın nedenleri bilinmediği sürece de, yanlış hatta çok yanlış yargılara sebebiyet verildiği görülmektedir.Aslında önyargı problemi şu yaşadığımız zamanda değil, çok önceki zamanlarda yaşayan insan topluluklarının büyük tutkusudur.Tarihi bir incelediğimizde nice insanların heba edildiğini görürsünüz.Mesela Galileo,Mistik tutkuların karaladığı bir bilim adamı, mesela İbni Arabi ,Bağnazlık,tutuculuk sembolü güçler tarafından canına kıyılmış bir bilim insanı.Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Şimdiki zamanı incelediğimizde ,gerek tv programları gerekse diğer yayın organları insanlarımızın ön yargılarını o kadar etkilemektedir ki..! İstinasız tüm dizileri seyredenlerin sizce nasıl bir ön yargı sahibi olabileceği konusunda görüşlerinizi merak etmiyor değilim.Doğruların yanlış,yanlışların doğru gösterilmeye çalışıldığı tüm programlar beynimizde ön yargıların oluşmasını sağlamak amaçlı kurulan tuzaklardır.Şimdi aklımda olan beklide çoğumuzun bildiği bilmece gibi bir ön yargı hikayesi var.Hikaye şöyle..
Adam, oğlunu arabasıyla okula götürmektedir. Yolda bir kaza olur ve baba ölür. Çocuk ağır yaralıdır, ambulans gelir ve çocuk hastaneye kaldırılır. Çocuğun hemen ameliyat olması gerekmektedir. Ameliyat masasına yatırılır. Çok geçmeden cerrah içeri girer ve çocuğu görür görmez, ben bu çocuğu ameliyat edemem, der, bu benim oğlum...
Şimdi hikaye bitiyor..geçelim sorulara.
Çocuğun iki babası mı var? Hayır, yok....
Babalardan biri üvey mi, o da hayır...
Cerrahın oğlu yaralanan çocuğa çok mu benziyor? Hayır.
İşte beynimizin zamanla nasıl ön yargılarla hareket ettiğine en güzel örnek.Kalıplar beynimizi öyle sarmış ki,Cerrahın bir kadın olabileceği ve çocuğun annesi olabileceği düşünülmez bile.Tüm söylemlerin kadın erkek eşitliğine dem vurduğu bu zamanlarda dahi beynimizde bu sorun ön yargılarla donatıldığı için bir türlü benimsenmemektedir.Tabi ki bu örnekleri
çoğaltmak mümkün.Bence önyargı, insanın kendi kendine taktığı, geniş düşünmeyi engelleyici bir durumdur.Şöyle de diyebiliriz,Önyargı insan beyninin at gözlüğüdür.Umarım anlatabilmişimdir.
Önyargısız ama öngörülü günler diliyorum..Saygı ve sevgilerimle.
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir