ALINGANLIK
Başkaları tarafından haksızlığa uğradığımızı düşünüyorsak, yapılan her hareket ve konuşmayı kendi üzerimize alırız. Aşırı hassas olduğumuz durumlarda olayları şahsi algılayabiliyoruz. Bizimle alakası olmasa dahi, tüm olup biten bizi derinden etkileyecektir. Şayet insanlar yüzünüze karşı ya da arkanızdan kötü sözler söylerse, bu, kendimize değer verme duygumuzu yok etmeye yetiyor. Bu da, onları rahatsız edecek türden söylemiş veya yapmış olabileceğimiz her bir şeyi gözden geçirmemize yol açıyor. Hassas bir insanın gözünde, yalnızca bir robot başkaları tarafından etkilenemez gibi görünebilir. Şimdi, bu sorunla yüzleşelim. Mesele şu ki, her insan duygusal açıdan (bilhassa ailemiz ve dostlarımız söz konusuysa) diğerleriyle bağlantılı ve bu sebeple umursamazlık yapamıyor. Fakat duyarlılığımızı daha iyi denetleyebilmemiz ve günler boyunca bizi üzecek ya da kendimizle ilgili olumsuz düşüncelere dalmamıza neden olacak kadar alınganlık yapmamıza yol açan durumlardan kaçınmamız gerekmez mi ? Evet gerekir.
Şimdi neler yapabiliriz biraz üstüne yazalım dilimiz döndükçe aklımız yettikçe. Kişisel değerlerimizin farkında olmalıyız, . Başkalarının sizinle ilgili düşüncelerini anlamaya çalışmaktan çok, kendimizi tanımak için zaman harcamalıyız. Kendimizi duygusal olarak nelerin tetiklediğinin tespitini muhakkak yapmalıyız. Kendimiz olmalıyız sadece kendimiz. . Özgün olmak istiyorsak, gerçekte kim ve ne olduğunuzu kabul etmemiz gerekir. Kendimiz için en iyi olanı yaparak özgünlüğümüzü ortaya çıkarmamız, kendimize öncelik tanımamız ve bizim için neyin gerçekten iyi olduğunun farkına varmalıyız. Hatalar yapabiliriz. Kim hata yapmıyor ki. Kusursuz olmadığınızı kabul edip ve şayet onlardan bir ders çıkarabiliyorsak, hata diye bir şey olmayacağını aklınızdan çıkarmayız. Sınırlarımızı belirlemeliyiz, İlişkilerinizde makul sınırlar belirlemek, meseleleri daha az üstümüze alınmamıza yardımcı olabilir. Bu sınırları, içinde bulunmak istemediğiniz veya duygusal açıdan incinebileceğiniz iş veya aşk ilişkileri ya da aktivitelere “hayır” diyerek çizebilmeliyiz. Bazen olayları akışına bırakmasını öğrenmeliyiz. Her daim mantıklı olmalıyız. Nazik davranmamız her zaman kabul görmeyeceği gibi kendimizin de üzülmesine sebebiyet vereceğini unutmamalıyız. Yaptığımız şeyleri, karşılığında bir şey beklediğimiz için değil de sırf istediğimiz için yaparsak, başkalarına ve kendimize daha iyi davranmış oluruz. En önemli olanı da kendimizi sürekli eğitmemizdir. Yaşımız kaç olursa olsun. Kimi zaman duygularımız bizi mantık çerçevesinde işleyen beyinlerimiz kadar kendine özgü ve eğitimli olmaya davet eder. Bu yüzden, duygularınızın nereden kaynaklandığını, bunlara nasıl tepki verebileceğinizi, aynı zamanda karşılaştığınız durumun size nasıl meydan okuyabileceğini ve nasıl ilham verebileceğini keşfetmek büyük önem taşır. Kendinizi tepkileriniz hakkında eğitirken, gelecekte bunları makul yanıtlara dönüştürebilirsiniz.
Evet , değerli dostlar bu günlük bu kadar yeter. Umarım gereksiz alınganlık yapan dostlarım bu yazımı okur. Saygı ve sevgilerimle...
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir