İDRAK VE AKIL
Değerli dostlar bu günde değişik bir konuyu yazmak istiyorum. Toplum olarak okumayı pek sevmediğimiz aşikâr. Tabi okumadığımız zamanda idrak ve akıl ikincil planda oluyor. Şimdiki zamanda bile kitap okuma oranımız birazcık artmış olsa da idrak sorunumuz hala mevcut. İdrak nedir? İsterseniz kelime anlamı bazında anlamlandıralım. İdrak Arapça kökenli bir kelime olup, anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme şeklinde Türkçeleşmiştir. Bu tanım çerçevesinde son zamanlarda gerek sosyal medya gerekse yazılı ve görsel basında gördüğüm kadarıyla, her hangi bir devlet büyüğünün konuşmasından sonra birilerinin çıkıp ne demek istediğini tekrar anlatması ve algı şeklini değiştirmesi size de tuhaf gelmiyor mu? Konuşulan dil Türkçe, dinleyen Türk peki bu kadar yorum niye.? İşte burada algı ve idrak sorunumuz ortaya çıkıyor. Ya birileri başka şekilde idrak edilmesini istiyor ya da algı operasyonu. Başka izahı aklıma gelmiyor. Şimdi konuyu fazla dağıtmadan kitap okumanın ne kadar önemli olduğunu yazmaya çalışacağım. İnsan için en etkili öğrenme yolu okumaktır. Okuyarak yetişmiş bir toplum, başarılı ve güçlü olacaktır. İnsan beyni okuyarak beslenir ve bilgiler güçlenir. Okuyan insanların farklı bakış açıları vardır. Kelime dağarcıkları yüksektir. Bilgi edinme istekleri vardır. Kitap okumak, düşünceleri besler ve güçlendirir. Tıpkı bir pusula gibi insana yol gösterir. Kitap okumayı sevenler genel kültür bakımından da üst seviyelerdedirler. Genel kültür, toplumca önemsenen ve saygı duyulan bir değerdir. Dünyayı daha güzel hale getirebilmenin tek yolu iyi ve güzel şeyleri insanlara aşılamak, bilgi ile cehaleti yok etmektir. Bunu başarabilmenin en kolay yolu ise kitap okumaktır. İnsanın bilgi, değer ve bilinçli sosyal münasebetler oluşturmasında en temel yeti akıldır. Akıl, sahip olduğu ilkeler aracılığıyla insana doğru bilgilerin kıstaslarını da kazandıran bir yetidir. Bu özelliği neticesi akıl, klasik mantığın oluşmasının da temelini oluşturmuştur. Şimdi yazdıklarım ışığında neyi anlatmaya çalıştığım umarım anlaşılmıştır. Kulaktan dolma bilgilerle değil, okuyarak araştırarak doğruya ulaşmayı isteyerek kendimizi geliştirme anlamında yol alırsak, bize söylenen her şeyin doğruluğuna inanmaz, akıl süzgecimizden geçirir idrak eder ve aklımızın bize gösterdiği doğruyu buluruz düşüncesindeyim. Tabi durum böyle olunca da kerameti kendinden menkul kişilere güven olmayacak ve bizleri aldatamayacaklardır. Bir şeylerin bizim yararımıza olmuş olması onun doğru olduğunu göstermez. Olsa olsa geçici çıkar ilişkisi olur. Duyulana inanmak her zaman daha kolaydır, oysaki düşünmek zordur. Kısa ve öz olsun istedim, idrak edilmek umuduyla bir özlü söz paylaşarak bitiriyorum.
‘’Bu dünyaya anlaşılmak için değil, anlamak için geldik. Anlaşılamamanın üzüntüsünü duyacağımız yerde, bütün ruhumuzla başkalarını anlamaya çalışsak, hayat ne kadar güzel olurdu.’’ (Ernest Renan.)
Saygı ve sevgilerimle…
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir