İVEDİCİLİK
Değerli dostlar, yine değişik ama güncel konu ile çıkıyorum karşınıza bu hafta. Dilim döndükçe bir şeyler yazmak istiyorum. Bir şeyleri çabucak yapma isteği. Düşünmeden, neden sonuç ilişkisini kurmadan, getirisini, götürüsünü hesaplamadan o anı ,o anda yapabilme arzusu olarak açıklanabilir, acelecilik.
Günümüz yaşantısının daha doğrusu modern çağ diye tarif ettiğimiz çağımızın bizlere bulaştırdığı bir hastalık, olarak algılıyorum, ve önemli sonuçlar doğurabilecek bir hastalık olduğunu, gün geçtikçe topluma vermiş olduğu zararları göz önünde bulundurduğumda anlayabiliyorum. Aslında tehlikenin boyutu büyük ve hızla yayılıyor. Sorun şu ki, bir işi çabuk yapmakla o işi yaparken aceleci davranmak arasındaki farkı bilmiyoruz. Şöyle bir düşünelim bakalım, nedir bizi aceleci yapan.? Günlük yaşantımızda yeterince zaman bulamamak mı ? İsteklerimizin hemen geçekleşmesini arzulamak mı ? Amaçlarımıza en kısa sürede ulaşma isteğimiz mi ? Sürekli bir yerlere ulaşabilme hali mi ? Yoksa ben merkezli bir hayat tarzı mı ? Evet değerli kardeşlerim yukarıda sorduğum tüm soruların cevabı bence evet. Yaşadığımız bu dünyada bize bahşedilen en önemli ve değerli şey zamandır. Sosyal yaşamımızda zamanı iyi kullanamıyor olmamız acele etmemize en büyük etken. Planlı ve sağlıklı bir yaşam talep ediyorsak zamanı çok iyi kullanma zorunluluğumuz vardır. Her insanın istekleri vardır, bu isteklerimizin gerçekleşmesi içinde bazı eylemlerin gerekliliği muhakkaktır. Fakat sadece ben merkezli bir hayat yaşamaya çalışıyor olmak, bize sunulan güzelliklerin kıymetini bilmek yerine, acele ederek güzellikleri gözden kaçırmayı tercih ediyor olmamız sadece ve sadece bizi değil toplumu da deriden etkilemektedir. Şöyle bir düşünelim, evde ebeveyn aceleci, yolda araç kullanan sürücüler aceleci, okullarda yada dershanelerde öğretmen aceleci, lokantada garson aceleci, bankada memur aceleci, konuştuğumuzda ağzımızdan çıkan söz aceleci, yani kimsenin birazda olsa beklemeye tahammülü kalmamış. Yeşil ışık yandığında saniye geç kalsanız arkanızda feryat kopuyor. Diğer yönden gelecek bir aracın durmama yada duramama ihtimali hiç düşünülmüyor. Olaylara verdiğimiz acele tepkiler ağzımızdan dökülen kelimeler ne kadar kırıcı olabiliyor farkında mısınız ? Sonradan yanlış olduğunu anlasak bile, nasıl özür dilersek dileyelim kırdığımız insanların onarmamız mümkün olmuyor. O kadar alışmışız veya alıştırılmışız ki, her istediğimizin o an olmasına, beklemeyi ve tahammül etmeyi bilmiyoruz. Ve sonra istekler gerçekleşmeyince hastalığın en kötü gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Zarar veriyoruz hem kendimize, hem karşımızdakine hem de çevreye ve insanlığa. Sırf bu acelecilik yüzünden, yaşadığımız toplumda insanlığını kaybedenleri görüyoruz. Öyle ki ,yaşadığımız sevdalar bile aceleci olmuş. Ya üç gün sürüyor ya beş gün. Sonunu getiremiyoruz. Çünkü doğru düşünemiyoruz. Normal olarak da doğru kararlar veremiyoruz. Aldığımız aceleci kararlar yüzünden hem kendi hayatımızı hem de başkalarının hayatını kabusa çevirmesini becerebiliyoruz bazen. Fazla uzatmak istemiyorum konuyu, umarım gerekli mesajı verebilmişimdir. . Yaşamımızın her alanında itidalli davranmak hayatımızı kolaylaştıracağı düşüncesindeyim..
Tencereyi bile ocakta yavaş yavaş ustaca kaynatmak gerekir. Delice kaynayan tencerenin pişirdiği yemekten hayır gelmez. (Hz. Mevlana)
Saygı ve sevgilerimle
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir