SEVGİSİZLİK
Egoizm ve konformizmin etkisiyle büyümüş, kapitalizm denen melanetinde tesiriyle, kendisini ve çıkarlarını en üstün değer olarak gören bir algı ile kirletilmiş günümüz insanın hastalığıdır sevgisizlik.
Yüz yıllar boyunca merhamet, şefkat, fedekarlık gibi kavramların çağımız şartlarında enayilik olarak algılanmasını sağlamak meteryalist ve maddeci düşüncenin insanlığa enjekte ettiği en büyük zehirdir.
Merhamet, şefkat, fedakârlık gibi kavramların birer enayilik olduğu anlayışı, bir insan neden bir başkasına yardımda bulunsun ki, tüm kazanımları kendi emeğinin, aklının ürünüdür,karşısındakide çalışıp kazansaydı, beraber mi çalışıp kazandılar, Güçlü olan yaşar, zayıf olan kaybetmeye mahkumdur,hayatın kanunu bu, doğanın kanunu böyle işliyor demek isterler. Bu acımasız, değer tanımaz felsefe, materyalizm ve pozitivizmin bir sonucudur. İnsanlar için tek değer olarak “madde”yi gören, diğer ahlaki normları kale bile almayan, “insan insanın kurdudur” anlayışını da hâkim kılınmış olur. Bu dünya görüşünün neticelerinin neler olduğunu görmek istiyorsanız, çağımız problemlerine şöyle bir göz atmanız yeterli olacaktır.
Sevginin olmadığı yerde kıskançlık vardır, bencillik vardır, kin, öfke, kibir, kabalık vardır. Sevginin olduğu yerde ancak merhamet vardır,fedakarlık vardır. Orada “ben” yok “sen” vardır. Olayın temelinde insanı madde olarak algılayıp, ruhunu arka plana atan anlayış yatmaktadır. Hedonizmin esiri olmuş insanlar her türlü bedensel haz ve zevki fetiş boyutta tadarken, tatminsizliğin pençesindeki arayışlar, sapkınlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Oysa mutluluk ruhun hazzıdır ve ancak tatmini manevi değerlerle mümkündür. Materyalizm ve pozitivizmin kıskacındaki insanlık, maalesef bu bataklığa saplanmış, çırpınıp durmaktadır.Bakınız, Los Angeles’daKaliforniya Üniversitesi psikologları ilk kez fiziksel ağrı ile sosyal bir ortamda sevilmeme, dışlanma duygusunun tek bir genle idare edildiğini ortaya çıkarmışlardır . Bu gen herkesdevarolduğu fakat bazı aşırı alıngan, sürekli çevresinde ilgi odağı olmak isteyen, basit sosyal streslerle bunalıma giren, bunalım sonrası vücudunda ağrılar hisseden kişilerde biraz daha form değiştirmiş olduğu tespit edilmiştir.. Prof. Eisenberger ‘araştırmamız sonucunda anlaşılmıştır ki insan sosyal bir varlık olarak evrimleştiği için toplumsal yaşamda istenmemek, rededilmek, dışlanmak ciddi olarak genlerimizi dahi etkilemekte buda fiziksel değişikliklere sebep olmaktadır’ demiştir. Bu araştırma, detayları ile Proceedings of theNational Academy of Sciences dergisinde 14 Ağustos 2009’da yayınlanmıştır.
Değerli okuyucu kardeşlerim,.
Dünyada yaratılmış ne görüyorsak sevginin tecellisidir. Her ne olursa olsun,sevmekten,merhametten,yardımlaşmadan,sadece ben değil biz olmaktan asla ama asla vaz geçmeyelim.İnsan olarak bize en yakışanı budur düşüncesindeyim.. Tüm eksikliklerimizle beraber neticede biz bir insanız. Bu dünyaya insan olarak geldik insan olarak kalmalıyız..
SEVGİYLE KALIN
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir