SEVMEK YETER
Değerli okuyucu kardeşlerim bu gün hayatım boyunca saygı duyduğum ve duymaya devam edeceğim öğretmen kardeşlerime hitaben bir yazı kaleme almak istiyorum.2017-18 Eğitim ve öğretim döneminin başlamasına bir ay gibi bir süre var.Muhtemelen yorucu bir dönemi geride bırakarak yeni döneme hazırlık amacıyla öğretmen kardeşlerimin bir çoğu tatilde.Umarım bu yazımı okuma fırsatları olur.
Hayata hazırlanmaya başladığı yaşlarda çocuklarımızı ellerine teslim ettiğimiz kişilerden bahsediyorum.Hiç birimizin ilk okul öğretmenimizi unuttuğunu sanmıyorum.Hayatı onla öğrendik,iyi yada kötüyü ondan öğrendik,harflerin hatta kelimelerin büyüsünü,cümle kurmayı,matematiği yani kısacası yaşama dair ne varsa okuma yazma öğrenmemizle birlikte başladı.Böyle birine saygı duymayacaksak kime saygı duyacağız ?
Şimdiye kadar idealist olmayan hiçbir öğretmen arkadaşa rastlamadım.Tabii ki benim rastlamamam olmadığını göstermez.Çocukları sevmeyen öğretmenlik yapamaz.Son zamanlarda bizzat şahit olduğum birkaç olaydan yola çıkarak bir konuya dikkat çekmek istiyorum.Coğrafi konumumuz gereği memleketimizin bir çok köyü,merkeze uzak mahallesi hatta doğu ve güney doğu illerimizde mezraları olan illerimiz var.Buralara atamaları yapılan öğretmen arkadaşların geçici bir süre görev yaptıktan sonra merkezlere tayin istedikleri (terör bölgeleri hariç) köy,mahalle okullarından öğretmensiz kalması pahasına araya hatırlı kişileri sokarak tayinlerini gerçekleştirdiklerini biliyorum.
Belki de yasal hakları da vardır bilmiyorum.Bu öğretmen arkadaşlara beklide farkında olmadıkları bir gerçeği yazayım.Son on yıl içerisinde kaç tane köy okulu yada mahalle okulu gerek öğretmensizlikten gerek öğrencisizlikten kapandı biliyormusunuz. ?
Her çocuğun kaliteli eğitim alma hakkına vardır.Kaliteli eğitimin de şehir merkezlerinde olduğu düşüncesiyle çocuklarını yaşadıkları köy veya mahallelerde mevcut okullardansa, her türlü zorluğu göze alarak şehir merkezinde yaşayıp, buralarda bulunan okullara kaydettiren ailelerin olduğunu biliyoruz..Haliyle nüfusu azalan köy ve mahallelerde okula giden çocuk sayısı azaldığından birleşik sınıfsistemine geçilmeye başladığını biliyormusunuz.? (Bu bahsettiğim köy ve kasabalar Ege nin göbeğinde bulunan yerlerdir.Doğu veya Güney doğu illeri değil.)
Tabi ki bizleri yönetenlerin hatalarını göz önüne almıyor değilim.
Neyse fazla uzatmak istemiyorum ve size bir ülkede geçen gerçek bir araştırmanın sonucunu anlatmak istiyorum.
Bir profesör, sosyoloji sınıfındaki öğrencilerini bir şehrinin kenar mahallesine gönderir ve o bölgede yaşayan 200 erkek çocuğun durumlarını araştırmalarını ve her bir çocuğun geleceği hakkında bir değerlendirme yapmalarını ister.Değerlendirmeler sonucu araştırma yapan öğrencilerin hemen hepsi bu çocukların gelecekte hiç bir şanslarının olmadığını dile getirir.
Bundan tam 25 yıl sonra bir başka sosyoloji profesörü, araştırmaları esnasında bu çalışmayı bulur ve öğrencilerinden bu projeyi sürdürmelerini ve aynı çocuklara ne olduğunu araştırmalarını ister.
Öğrenciler o bölgeden taşınan ya da ölen 20 çocuk dışındaki 180 çocuktan 176’ sının olağanüstü bir başarı gösterip avukat, doktor,ya da iş adamı olduklarını ortaya çıkarırlar.
Profesör çok etkilenmiştir. Bu konuyu izlemeye karar verir.
Birer yetişkin olan o çocukların hepsi o bölgede yaşadıkları için, her biriyle buluşma şansı olmuştur.
“O koşullarda nasıl bu kadar başarılı oldunuz?” sorusuna verdikleri cevap hep aynıdır.
“Mahalle okulunda bir öğretmeniz vardı. Onun sayesinde.”
Profesör, bu öğretmeni çok merak etmiştir. Hâlâ hayatta olduğunu öğrendiği yaşlı öğretmenin izini bulması çok zor olmaz. Kendisini ziyaret etmek için evine kadar gitmiştir.
Karşısında yılların yüzüne eklediği kırışıklıklara rağmen hâlâ dinç duran bir kadın bulmuştur. Merakla yaşlı kadına bu çocukları kenar mahalleden kurtarıp, başarılı birer insan ve yetişkin olarak hayata nasıl kazandırdığını bunun sihirli bir formülü olup olmadığını sorar.
Yaşlı öğretmenin gözleri parlar ve dudaklarının kenarında bir gülümseme belirir.
“Çok basit.Ben o çocukları sevdim”
Amacım kimseyi kırmak,suçlamak yada zan altında bırakmak değildir.Milli Eğitim müdürlüklerinin çok büyük hatalarının da olduğunu kabul etmemiz gerekir.Konu örnekleriyle birlikte çok uzatılabilir.Amacım üzüm yemek,bağcıyı dövmek değil. Bilmem anlatabildim mi….?
“Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır. -EİNSTEİN”
Saygı ve sevgilerimle.
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir