Son zamanlarda benim güzel memleketimde anlaşılması güç hediyeleşmeler çok gündem tutuyor. Çok güzel anlaşan siyasi partilerimiz birbirlerine yerel seçim öncesi jestler yapıp, şehirler makamlar koltuklar hediye diyor. Memleketimiz için hayırlısı neyse o olsun, bu durum bana bir hikâyeyi anımsatıyor. Dedim ya hikâyeler çok şey anlatırlar anlamasını bilenlere. Neyse hikayemiz şöyle..
Zamanın birinde iki ülkenin hükümdarları bir birleriyle anlaşamadıkları halde, savaşmazlar, âmâ her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlermiş. Bayramlarda ve özel günlerinde birbirlerine ilginç hediyeler gönderir zeka gösterisinde bulunurlarmış. Hükümdarlardan biri günün birinde ülkesinin en iyi heykeltıraşını huzuruna çağırır ve isteğini söyler. İstediği birer karış büyüklüğünde, altından ,birbirinin tıpa tıp aynısı üç insan heykelidir. Âmâ aralarında biri farklı olacak farkı da hükümdar ile heykeltıraş bilecektir. Üstat heykelleri en kısa zamanda bitirir ve teslim eder. Hükümdar yanına bir mektup koyarak komşu ülkenin hükümdarına hediyesini gönderir. Hediyesini alan hükümdar merakla yanında gönderilen mektubu açar.’’ Doğum gününü bu üç altın heykel ile kutluyorum. Bu heykel bir birinin tıpa tıp aynısı gibi görünmekte olsa da içlerinden birisi daha değerlidir, heykeli bulunca bana haber ver. ‘’Hediyeyi alan hükümdar ilk olarak tüm heykelleri tarttırır aynıdır. Ülkesindeki tüm sanatçıları çağırır ve heykelleri her yönüyle inceletir ama bir fark bulamaz. Günler hızla geçmektedir, hükümdarın sıkıntısını tüm ülke duymuştur. Âmâ bir türlü çözüm bulunamamaktadır. Artık çare yoktur. Zamanında iyi eğitim almış ,akıllı, zeki ama bir o kadar da isyankar olduğu için kral tarafından zindana attırılan bir genç hatırlatılır. Kral çaresiz gencin zindandan çıkarılarak huzura getirilmesini ister. Olayı anlatır. Genç heykelleri tek tek inceler kendisine ince bir tel getirilmesini ister, Teli birinci heykelin kulağından sokar, tel heykelin ağzından çıkar. İkinci heykelin kulağından sokar, tel bu kez diğer kulaktan çıkar. Üçüncü heykelde tel kulaktan girer ama hiçbir yerden çıkmaz. Ancak telin sığacağı bir kanal kalp hizasına kadar inmektedir ve oradan öteye gitmemektedir. İsyankar genç olayı çözmüştür. Hükümdar hemen eline kalemi alıp mektubun cevabını yazar.
Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir. Bir kulağından girip diğer kulağından çıkan insanda makbul değildir. En değerli insan kulağından gireni yüreğine gömen insandır. Cevabını yazar ve bu güzel hediye için teşekkür eder.
Hikaye hakkında hiçbir yorum yapmıyorum. Tüm yorumları sizlere bırakıyorum. Saygı ve sevgilerimle...
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir