HOLSTEE MANİFESTOSU
Başlıkta yazan manifestoyu belki de çoğumuz daha önce hiç duymamıştır. Hani şu tişörtlere basılan yazı.2010 yılı, hayalleri ve tutkuları olan 3 insanın resesyon döneminde işsiz kalmasından sonra, bu manifestoyu yazması ile başlıyor. Hikayesi şöyle.. ”ABD’nin San Fransisco şehrinde yaşayan Fabian Pfortmüller, Michael Radparvar ve Dave Radparvar hayatlarından fazlasıyla sıkıldıklarını fark eder ve yeni bir arayışa girerler. Meşhur Union Square parkında oturup yeni hayatlarına dair akıllarından geçenleri o ana kadar yaşadıkları tecrübelerle birleştirip kağıda dökmeye başlarlar. İşte Holstee Manifestosu da böyle doğar. Bu metnin basılı hali 500 bin kopyaya ulaşır. İnternetteki paylaşım sayısı 60 milyonu geçer! Fabian, Michael ve Dave, en yılgın anlarında insanlığın ortak yaralarını ve paydalarını bulmuştur. Ama sonuçta bu da ticari bir girişimin fitili olur ki, bazı eleştirilerin de ister istemez yolunu yapar. Holstee Manifestosu şöyledir..“Bu senin hayatın. Ne seviyorsan onu yap ve bunu sıklıkla yap. Eğer bir şeyi sevmiyorsan, değiştir. Eğer işini sevmiyorsan, bırak. Eğer yeterince vaktin yoksa, televizyon izlemeyi kes. Eğer hayatının aşkını arıyorsan, dur; sevdiğin işleri yapmaya başladığında seni bekliyor olacak. Fazla analiz yapmayı kes, hayat basittir. Her lokman için şükret. Bütün duygular güzeldir. Aklını, kollarını ve kalbini yeni şeylere ve insanlara aç. Biz farklılıklarımızla birleşiriz. Yanında gördüğün insana tutkusunu sor ve sana ilham veren hayalini onunla paylaş. Sık sık seyahat et, kaybolmak kendini bulmana yardım eder. Bazı fırsatlar bir kez gelir, onları yakala. Hayat tanıştığın insanlarla ve yarattığın yeni şeylerden ibarettir; bu yüzden çık ve yaratmaya başla. Hayat kısa. Hayalini yaşa ve tutkunu paylaş.“
Şimdi gelelim kendimize..
Yaşadığı zaman içerisinde hep mutlu olmak amacını taşımıştır insanoğlu. Sevdik, sevildik, güldük, ağladık, eğlendik, hüzünlendik yani yaşamın içinde olacak her duyguyu tattık. Günümüzde mutlu olabilmemiz için her türlü materyalin varlığına göz önünde bulundurulursa, neden mutlu değiliz ,sorusunu hiç sordunuz mu kendinize. Farkındaysanız her türlü materyal diye bahsettim, yani maddi varlıklardan. Demek ki sadece hayatımızı kolaylaştıran materyaller pekte mutluluk getirmiyor. Eski günlerde ,yaşamı kolay kılacak bir çok şeyin eksikliğinden bahsedebiliriz ama mutluluğun ve huzurun yokluğundan bahsedemeyiz. Eski komşuluk ilişkilerimizi, arkadaşlıkları, dostlukları ve davranışlarımızı göz önüne alarak, bu günle karşılaştırırsak ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız .Peki, ustaca yaşamak, hayatın iliklerine kadar tadını çıkarmak çok mu zor? İnsanın kendisiyle barışık yaşaması mümkün müdür? Başka insanları anlamaya çalışmak, onlarla sevgi ve saygı temelinde sağlıklı ilişkiler kurabilmek olanaksız mıdır? Oysa ki, mümkünleri hayata geçirmek yeterli olacaktır. Zamanı kovalayıp peşine takılmak yerine anın tadını çıkarmak çok mu zor. Yeniliklere açık olup, anlamaya çalışmak, beraberinde getirecekleri zorlukların yanında kolaylıkları da olacağını bilmek, hayatın her anın da ama acı ama tatlı sürprizlere hazırlıklı olmak, karşılaşacağınız bu zorluklar ve sürprizlerle başa çıkabilmek için, daha önceki yıllarınızda onlara benzer olanlarla nasıl başa çıktığınızı hatırlamak, öz eleştiri yapmak, sevdiğimiz insanlarla sağlıklı iletişim kurmak ,her şeyin kendinize bağlı olduğunu unutmadan kendinize zaman ayırmak, bolca gülmek ,kendinizin farkında olmak, aile fertlerinize, çevrenizde ki insanlara vakit ayırmak, dertlerini dinlemek, kendilerini ifade etme şansı vermek, çok mu zor….? Hayatı mutlu yaşama tavsiyelerini, yaşamımızda birer yardımcı araç olarak kullandığımız sürece, hayatımızın daha kolay, daha mutlu, daha kaliteli ve daha yaşanılır olacağı kanaatindeyim.
Saygı ve sevgilerimle.
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir