GÜÇ
İnsanlık tarihinin yazılmaya başladığı günden beri arkasından koşulan bir kelime .’’ GÜÇ’’ . Akademik kavramlara girmeden basit bir şekilde yazabildiğim kadarıyla yazmak istiyorum konuyu. Tabi ki hepimizin konu hakkında bildiği bir şeyler vardır. Değişik görüş açılarından konuyu anlamlandırmak her zaman faydalı olacağı düşüncesiyle hareket ederek başlayalım yazımıza. Bir insanın “güç sahibi olması” onun “güçlü” olduğu anlamına gelir mi? Bir insanın mevki, unvan ya da varlık sahibi olması, onu gerçekten güçlü yapar mı? Nereye kadar ne kadar güç.? İlk olarak bu soruları soralım kendimize. Eminim hepimizin bu sorulara ayrı ayrı cevabı vardır. İlk çağlarda insanoğlunun hayatta kalabilmesi güçlü olmasına bağlı olduğunu biliyoruz yani fiziksel güçten bahsediyoruz. Sadece hayatta kalabilmek için doğanın gereği. Sonra toplum olma süreci ve sonra güvenliği için kullandığı bir kavram olarak güç. Yani gerçek anlamda kullanılan güç .Ama gelin görün ki insanoğlu geliştikçe güç şekilleri de değişiklik gösterdi .Neyse biz konuyu başka şekilde yazalım ve sorularımıza cevap arayalım. Güçlü olmak, insanın kendisinden kaynaklanır. Gerçek anlamda güçlü olan insan, hiç bir mevki, unvan ya da maddi imkâna sahip olmasa bile kendine güvenen insandır. Güçlü insan, içinde bulunduğu koşullar kötüleşse, sahip olduğu imkanları yitirse bile, kendi gücüyle yeniden başlayabilen, sonuç alabilen insandır. Hiç bir imkana sahip olmasalar bile, güçlü olan insanlar vardır. Bu insanların güçleri, cesaretlerine, çalışkanlıklarına, dayanıklılıklarına ve her türlü zorluğa rağmen mücadele etmekten vaz geçmemelerinden kaynaklanır. Güçlerini paradan, çevrelerinden, mevkilerinden, unvanlarından değil, kendilerinden alırlar. Anthony Robbins, başarılı insanların ortak noktalarının, kendi içlerindeki gücü keşfederek engelleri aşmaları olduğunu söyler. İnsan, karşısına çıkan engelleri aşabildiği ölçüde güçlenir. Hayat hiç kimse için düz bir yol değildir. Herkesin hayatı birçok zorluk ve sıkıntıyla doludur. Güçlü olan insanlar, kendi zafiyetlerini bilen ama hayatlarını güçlü yönleri üzerine kurabilen insanlardır. Güçlü olmak, neye sahip olduğumuzla değil, kendimize ne kadar güvenmeyi tercih ettiğimizle ilgili bir konudur. Hiç bir sahiplik, insanı gerçek anlamda güçlü kılmaz. İnsan ne kadar çok şeye sahip olursa olsun, içinden gelen bir gücü yoksa, sahip oldukları ona gerçek bir güç vermediği gibi hiçbir zaman yeterli de gelmez, kendini güçsüz hissedenler ne kadar imkana sahip olurlarsa olsunlar hep daha fazlasına sahip olma ihtiyacı duyarlar. Umarım değişik bir pencere açabilmişimdir düşünce dünyanızda, yazımızın başında sorduğumuz soruların cevabını bulabiliriz.
Son bir kelime, Ne kadar güçlü olursak olalım, gerçek gücün sahibinin biz olmadığını bilmemiz gerekliliği.. Dünyada yaşayan her canlı istediği kadar ve istediği yönden güçlü olması ölüm gerçeğini değiştirmiyor..
Bilmem anlatabildim mi.. ?
Saygı ve sevgilerimle...
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir