AİLE SOFRASI
Her hafta değişik bir yazı ile çıkıyorum karşınıza. Kendimce yanlış gördüklerimi aktarmaya çalışıyorum dilim döndükçe. Tabi ki bizim doğrularımız herkesin doğrularıyla uyuşmak zorunda değil. Bu hafta da yaşama dair bir yazı.’’ Aile sofrası ‘’.
Son dönemlerde gerek yaşam gerçekleri gerekse çalışma koşulları, ileride başımıza büyük sorunlar açacak bir hal almaya başladığını üzülerek gözlemliyorum. Hayatın içinde yaşayan biri olarak bazı tespitler yapmaya çalışıyorum ve daha sonra konu hakkında araştırma yapma gereği hissediyorum. Bu konulardan birisi de aile içerisinde sofra kültürü. Sizde yaşadığınız şehirlerde gözlemliyorsunuzdur, evlerimizin mutfakları yokmuş gibi, dışarı da yemek kültürü bir hayli çoğaldı. Yanlış anlaşılmak istemem, özel günlerde ya da uygun bir günde nezih bir yerde ailece yapılan yemek organizasyonlarına karşı değilim. Benim karşı olduğum aile fertlerinin her öğünde ayrı ayrı dışarıda yemek yemeleri. Dedim ya, çalışma koşulları ve şekli bunda çok büyük etken. Anne ve babanın çalışması, çalışma saatlerinin uyumsuzluğu belki de bu olayı tetikleyen sebepler. Ama birde gerçekler var. Aile içindeki sofra kültürünün, hem aile fertlerine hem de en iyi şekilde yetiştirmeye çalıştığımız çocuklarımıza kazandırdıkları. Biraz bunlardan bahsedelim.
İyi ve sağlıklı bir yemek öncelikle paylaşmaktan geçer. Paylaşmak sevgi ve saygıyı doğurur ve insana mutluluk verir. En önemlisi içerisinde ne olduğu belli olmayan çarşıda, pazarda ve seyyarlarda sağlığa uygun koşullar dan uzak üretilip satılan yiyeceklerin insan sağlığına kesinlikle uygun olmadığı gerçeği. Sofra kültürü çocuklarımıza düzenli beslenme alışkanlığını sağlayacaktır. Aile sofrası günde bir defada olsa fertlerin sorumluluklarını arttırıp, kendisine çeki düzen vererek, son derece saygı ve sevgi ile bireylerin bir araya gelmesini sağlar, kişiye özel çeşitler olmadığı gibi menüde ne varsa herkes onu paylaşır. Aynı zaman da eşitliktir. Herkes bir birini görür, bir diyeceği varsa der, dinlemesi gerekiyorsa dinleyip mutluluk ta, acı da, hüzünde hep beraber paylaşılır. Yemek ve sofra adabını çocuklarımıza öğretebileceğimiz tek yer aile sofralarıdır. Sofra kültürü sadece yeme içme alışkanlığı değil, aile bireylerinin birbirlerini görmelerine, sorunlarını dile getirmelerine ve bunlara çözüm üretmelerine olanak sağlayan kültürdür. Sofra kültürü bir nevi aile meclisidir. Tek başına yenebilecek yemekler, bireyselliğe, yalnızlığa, aileden kopmaya neden olabilir. Toplu yenebilecek yemekler de oluşan atmosferle, iyi ve kötü anılarımızı paylaşabileceğimiz fırsatlar sunar. Yapılan araştırmalar da aileleri ile birlikte yemek yiyen çocukların daha sağlıklı ve okullarında daha başarılı olduğu tespit edilmiştir. Bunun sebebi de düzenli yeme alışkanlığının gelişmesidir. Akşam yemeği veya sabah kahvaltısının birlikte yapılması, Fastfood tarzı yaşam biçimi kitle iletişim araçlarının sofra kültürüne ve aileye etkisi olumlu yönde ortadan kaldırmaktadır. Aynı zamanda çocuğumuzla kurduğunuz yakınlık ve iletişim, olumsuz bir durum olduğunda sizinle paylaşması için ona güven aşılayacak olmasıdır. Aile içinde birlikte yemek yemek çocukların psikolojik olarak da boşluğa düşmesini engelleyerek kötü alışkanlıkları kazanmalarına bile önleyecektir. Çünkü çocuk ailesinin onunla ilgilenmediğini düşüncesine kapılmayacaktır.. Unutmayalım ki, bu gün dünyada obezite den ölenlerin sayısı açlıktan ölenlerin sayısından daha fazladır. Konuyu uzatmadan bitiriyorum. Aile sofraları, geleneksel yemek kültürümüzü ve sofra kültürünü yaşatabileceğimiz yerlerdir. Bütün ailenin birlik içinde olduğu evin babası gelmeden sofraya oturulmadığı, herkes geldiğinde bol kahkahalar ve hoş sohbetle yemeklerin yendiği, hatırların sorulduğu o neşeli aile sofralarınızın daim olması dileklerimle...
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir