SANAT VE SANATÇI
Merhabalar diyerek başlayalım yazımıza kalemimiz döndükçe .Başlıktan da anlaşılacağı gibi bu günkü konumuz sanat ve sanatçı. Belki yüzlerce yazı okumuşsunuzdur konu hakkında, bir de benim kalemimden okuyun istedim. Sanatın sözlük anlamı , bir duygunun, tasarımın, güzelliğin vb. dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin tümüdür. Sanatçı ise bu yöntemleri bulup uygulayan güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan yapıtlar veren (kimse).Kimseyi parantez içinde yazıyorum çünkü en büyük sanat olarak dünyayı görüyorum ve yaratanı ’da en büyük sanatçı, inancım gereği en büyük sanatçıyı her hangi bir yaratılana benzetemem mümkün olmadığındandır.
Sanat, insanlık tarihinin her döneminde var olan bir olgudur. İnsanlığın geçirdiği evrimler yaşama biçimlerini yaşama bakılarını, sanat biçimlerini ve sanata bakışlarını değiştirmiştir. Her dönemde her toplumda, sanat farklı görünümlerde ortaya çıkmıştır. Sanat, toplumun öz değerlerinden doğar ve gelişir. Onun içindir ki sanat hiçbir şekilde toplum dışında, ondan ayrı olarak düşünülemez. Edebiyat kelimelerin sanatıdır. Resim, boyaların, kalemlerin her çeşit rengin sanatıdır. Heykel, madenlerin sanatı, mimarlık estetiğin, müzik seslerin, tiyatro hayatın ve yaşamın, dans ritmin sanatıdır. Ben sanat olarak bu saydıklarımı açıkladım. Son zamanlarda fotoğraf ve sinema da sanat sayıldığını unutmadan.
Buraya kadar yazdıklarım tüm dünyaca kabul edilmiş sanat dallarıdır. Ben bu gün yaşam sanatından bahsetmek istiyorum. Sanatçısı kendimiz olan sanat. İnsanın yaşamına yön veren yaşam üslubu, ilk anıların önemi, vücut pozisyonlarının psikolojik açılımları, düşler, toplumsallık duygusu vs. vs. Şimdi sizlerden hayatınızda hatırlamaya başladığınız yaşlardan itibaren başınızdan geçen tüm olayları şöyle bir göz önüne getirmeniz. İşte sizin sanatınız. Konuşmaya ilk başladığınız yıllarda tatlı ve yarım yamalak telaffuz edebildiğimiz kelimeler, sonradan nasıl anlamlı cümlelere dönüşüyor fark etmeden değil mi ? Ya hayatınızın renkleri, usta bir ressam gibi sanki. Hayal gücümüzü kullanarak oynadığımız çocukça oyunlar hayatın tiyatrosu. Tarzınız ise kendi mimariniz. Hayatın içinde ki gelgitleriniz, sizin dansınız adeta. Gördükleriniz, hayatınızın fotoğrafları, tüm yaşantınız sizin sinemanız, başkaları tarafından seyredilen yanınız. Peki heykel diyeceksiniz şimdi, o da son sanatınız . (Allah geçinden versin).Anlatmak istediğim konuyu biraz zor yoldan yazdım bu gün. Düşünmek yeterli olacaktır birleştirmek için.
Sanatçısı kendi olduğunuz hayat sanatımızın ,başkaları tarafından beğenilmesi veya beğenilmemesi önemli değildir. Önemli olan bizlerin insan olma sanatına kattıklarımızdır.
Adler şöyle düşünür ’’ İnsan olmak, kendini yetersiz hissetmek ve üstün bir konumu ele geçirmek üzere çaba harcamak demektir.’’
Saygı ve sevgilerimle...
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir