AHLAK YARGISI
Evet, yeni bir hafta ve değişik bir konu. Aslında hepimizi ilgilendiren gerek bireysel gerek toplumsal davranış biçimlerimizle ilgi bir kavram. Dilimiz döndükçe çevremizdeki davranış biçimlerimizde gözlemleyerek yazacağımız üç beş satır yazı.
Tanımlama üstünden giderek konuyu güncele yaymak istiyorum. Ahlak yargıları iyi veya kötü olarak nitelendirilen eylemlere dayandırılır. Bu eylemler iyinin yapılması ve kötünün yapılmamasını gerektirir. Bu nedenle normatif yani kural koyucudur. Ahlak yargıları özneldir, kişiden kişiye, zamandan zamana ve toplumdan topluma değişiklik gösterebilir. İnsanlar, ahlaki düşünce ve yargıları toplumsallaşma süreci içinde kazanırlar. Bilim ve teknolojideki gelişmelerin yanı sıra, kitle iletişiminin daha etkin ve yaygın hâle gelmesi hem insanları ve toplumları değiştiriyor hem de çözülmesi gereken yeni ahlaki sorunlar ortaya çıkarıyor. Bu nedenle, zaman içinde insanların ahlaki düşünce ve yargıları da değişiyor. Değişimi takip edebilmek, ortaya çıkan yeni sorunları çözebilmek ve yeni toplumsal şartlara uyum sağlayabilmek, ahlak alanındaki araştırmaların devamlılığını gerektirmektedir. Burada birazda Mantık konuşmamız gerekir. Mantık, bilginin yapısını inceleyen, doğru ile yanlış arasındaki akıl yürütmenin ayrımını yapan disiplindir, doğru düşüncenin aletidir. Önceleri bir felsefe dalıyken daha sonra kendi başına bir ihtisas alanı olmuştur. Son zamanlarda yaşadığımız olayları göz önünde bulundurarak ahlaki durumumuzu göz önünde bulunduralım. Toplumumuzda iyi ve kötü kavramları çok iyi bilindiği halde, gerek ikili ilişkilerde gerekse toplumsal ilişkilerde nedense bazı kişi ve kesimler tarafından uygulama zorluğu çekildiği aşikârdır. Yaşadığımız çevrede ya da medya üzerinden bunları çok rahat görebiliyoruz. Asıl önemli olan görmemiz değil, toplum olarak verdiğimiz tepkinin enteresanlığı. Örnek, görsel medyada izlenmekte olan dizilerdeki gayri ahlaki davranış sergileyen tiplemelerin toplumsal olarak kabul görmesi ve benimsenmesi. Yani , zaman içinde insanların ahlaki düşünce ve yargıları da değişiyor olması. Sosyal medya üstünden bilgi edinmelerde, edinilen bilginin mantık süzgecinden geçirilmeden doğru kabul edilebilmesi. Mantığın devre dışı bırakılması. İnsanlar, ahlaki düşünce ve yargıları toplumsallaşma süreci içinde kazanırlar ifadesinden yola çıkarsak, gelecek neslin nasıl bir ahlak anlayışı olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Sizce ahlaki açıdan toplumsal olarak bir dönüşüm içinde miyiz? Dönüşüm içindeysek, akademisyenlerimiz yeni ahlaki sorunlara karşı nasıl bir çalışma içerisinde ? Aynı düşünce içerisinden gelen akademisyenlerimiz nasıl farklı bir çözüm üretebilir? Bu soruları uzatabiliriz. Konunun bütünlüğünü bozmamak için fazla uzatmayacağım. Günlerce hatta aylarca tartışılması gereken mevzuları bir köşe yazısına sığdırmak pek mantıklı gibi gelmiyor bana. Az da olsa dikkat çekmek istedim konuya, gerisi bizim işimiz değil.
Bakın Frederic Bastiat nasıl yorumlamış.. "Bir toplum ahlak ve hukuk içinde olmadığı zaman, vatandaşlar kendilerini bir çıkmaz içinde bulurlar. İnsanlar ya ahlaki değer yargılarını veya hukuka olan saygılarını yitirirler."
Bu gün şahsi çıkarlarımız açısından ahlaki olmayan bir olayı ahlakiymiş gibi göstermek bu gerçeği değiştirmez.
Saygı ve sevgilerimle...
ŞAPKALI ADAM
Yorum Yazın :Misafir