Spil Dağı Turizm Cenneti Oluyor
Dün Orman ve Su İşleri Bakanımız Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu ile Manisa’da ve sonra Spil Dağı zirvesinde bazı programlara eşlik ettik. Spil konusunda belki geç bile kanlındı ancak zararın neresinden dönülürse kardır. Elimizdeki bu nimetin değerini tam bildiğimiz söylenemez.
Spil, Manisa’nın en meşhur dağı. Bol oksijenli havası, şehir gürültüsünden uzak tatil mekânı ve şirin bungalov evleriyle diğerlerini kıskandırıyor. Uzak da sayılmaz; Manisa merkeze 24, İzmir’e ise 38 kilometre. Dağın zirvesinde 42 adet tatil evi hizmete geçmiş durumda. Sağlık oteli ve spor oteli ile teleferik de yapımına başlanmak için gün sayıyor. Muhteşem bir proje hayata geçiyor. Tabi ki buradaki sağlık oteli doğal sağlık ve dağ turizminin bileşkesi olacak diye hayal ediyorum. Oraya gelenler şifalı bitkiler, doğanın güzelliği ve bol oksijen ile detoks olacak ve hastalıklarından kurtulacaklar.
Abbas Sayar’ın ‘Yılkı Atı’ romanının baş kahramanı Doru. Yılkı Atı, gençliğinde sahibine çok faydası dokunan, yaşlanınca hesaptan düşülen ve defterden silinen bir atın hikâyesini anlatıyor. Yoksullukla mücadele eden köylünün çaresizliğini, atların kardeşliğini resmediyor adeta. Her ayrıntısında hafifçe vicdanımıza dokunuyor.
Yüksek dağları severmiş yılkı atları. Terk edildiklerini düşündüklerinden midir bilinmez; olabildiğince uzağa giderlermiş. Manisa’da Spil Dağı’nda sayıları 500’ü aşmış şu sıralar. Bin 300 metre yükseklikteki dağın simgesi haline gelmişler artık. Spil Dağı’nın yılkıları, roman kahramanı Doru ve arkadaşlarından daha şanslı sayılabilir aslında. Çevre ve Orman Bakanlığı’nca korumaya alınmış hepsi.
Spil Dağı’nda yaşayan yılkı atlarının geçmişi Osmanlı dönemine kadar uzanıyor. Eskiden şehzadelerin atları, iyi beslenmeleri ve koşuya alışmaları için Spil’e bırakılır, gerektiği zaman da eğitilerek şehzadelerin hizmetine verilirmiş. Sonraları tamamen serbest bırakılan atların sayısı her yıl çoğalmış. Spil Dağı, yabani hayvan açısından oldukça zengin belli ki; tavşan, tilki, sansar, sincap, kınalı ve çil keklik yaşarmış buralarda. Yırtıcılardan; doğan, atmaca, kartal, akbaba, ötücü kuşların büyük bir kısmı da varmış. Tabii bunların hepsi atlar gibi koruma altında.
Seyir tepesinden ‘Padişahlar Şehri’ Manisa’yı seyretmek; milli parkı ve meşhur yılkı atlarını görmek isterseniz bir hafta sonu vaktinizi ayırın ve dağa çıkın. Sürü halinde dolaşan yılkı atları, her gün saat 12’de su içmek için Sülüklü Göl’e gelirlermiş. Orada atları görebilirsiniz. Ayrıca kamp yerleri oluşturulmuş durumda. Tanıtım merkezi gayet güzel inşa edilmiş. Elektrik, su, yollar bitirilmiş.
Manisa lalesini unutmak olmaz; onun yanı sıra sümbül, çiğdem, yabani karanfil, menekşe, papatya, gelincik ve daha fazlası… Milli parkta ilgi çekebilecek alternatifler de var. Arazi; dağcılık, yamaç paraşütü gibi sporlara ve kamp kurmaya imkân sağlıyor.
Teleferik ile tamamlanacak olan proje konusundaki yapılan çalışmaları bizzat bakanımızın ağzından dinledik. Her şey yolunda gidiyor. Sayın bakanımız bu gece orada konakladı. Bizlere düşen bu güzel turizm cenneti için güzel projeler hazırlamak ve tüm dünyaya burayı tanıtmak. Benim ilk aklıma gelen şey, burada büyük ve geniş katılımlı bir Yörük Türkmen Şenliği düzenlemek ve bunu geleneksel hale getirmek. Daha yapılacak çok işimiz var. Sağlık ve huzur dileklerimle…
Op.Dr.Muzaffer YURTTAŞ
Yorum Yazın :Misafir