Kadim Sofra Kültürümüz Üzerine!
Çalıştığımız Yurttaş Şifa Merkezimizde her Cuma günü dostlarımızla kuru fasulye pilav sofrasında sohbet ediyoruz. Soframızı ve fikirlerimizi paylaşıyoruz. Değişik kesimlerden misafirlerimiz ile farklı konularda beyin fırtınası ve fikir jimnastiği yapıyoruz. Oldukça samimi ve sohbet ortamında geçen bu faaliyetlerin arması ve evlerimizde kaybolan sofra kültürü üzerine biraz kafa yormak gerektiğine inanıyorum.
Sofra kültürü, toplumlarda önemli bir yer tutmaktadır. Sofra kültürü, beslenme ihtiyacının karşılanmasından çok daha fazlasını ifade eder. Sofra, fikir paylaşımı için kurulur ve yemek ise sadece bir araçtır. Bizim kültürümüzde sofra bir nevi disiplinli akademidir. Kısık seste müzik eşliğinde yapılan sohbetlerde konuşulan konular ise, dedikodu ve boş sözler değil, kürsü mantığı ile yaratıcı fikir paylaşımlarıdır. Herkes sofradan kalktığında kendi küfesine yeni bilgiler, katkılar alarak kalkar.
Anadolu’nun sofralarında dedikoduya, aşırı tepkilere, yüksek sesle konuşmaya ve boş söze yer yoktur. Hayatta bize verilmiş en kıymetli değerin zaman olduğu iyi bilindiği için, en iyi şekilde kullanılır. Sofra sohbeti bir okuldur. Ne yazık ki günümüzde kitleler, çoğunlukla sadece açlık güdülerini acilen bastırmak için hızla yemeklerini bitirip kalkarlar. Yemeği yiyip kalkmak tek amaçtır. Sohbet ise genellikle düşük düzeyde, çoğunlukla zoraki ve mümkün olduğunca kısadır.
Ailenin fiziksel olarak birlikte olması esas amaç değildir. Birlikte kaliteli paylaşım önemlidir. Anne ve baba arasında yaşamın her alanında iletişim yoksa sofrada da yoktur.
Sofrada çeşit ya da yemek bolluğu amaç değil sadece araçtır. Maksat samimi sohbettir. Bu sofra bencillik ve taassuptan uzak olacaktır. Bu sofralar, sadece karnımızı değil, beynimizi ve gönlümüzü doldurmuş olarak kalkılabilecek bilgi ve sevgi pratiği yolunu bize gösterir. Amaç duyguları ve zihinleri beslemek ve paylaşmaktır.
Sofra bir idare ya da aile reisinin hegemonyası ile toplanılan yer değildir, fikir sohbeti ve danışma yeridir. Fikir sohbetine en büyük ihanet ise televizyon eşliğinde birlikte yemek yemektir. Televizyonun egemenliğinde böyle
birlikteliğe ihtiyaç yoktur. Gözleri televizyondan alamayan, hipnotize olmuş nesiller, zoraki sohbetleri bile kısaltırlar. Amaç biran önce yemeği bitirip televizyonun başına geçmektir. Televizyon doğru amaçlarda dahi kullanılsa uzun vakit harcanmaması gereken bir aygıttır. Ailenin fiziksel olarak birlikte olması esas amaç değildir. Birlikte kaliteli paylaşım önemlidir. Anne ve baba arasında yaşamın her alanında iletişim yoksa sofrada da yoktur.
Sofralarınız bereketli, yuvalarınız huzur ve saadet yuvası olsun. Tüm dostlara selamlar.
Op.Dr.Muzaffer YURTTAŞ
Yorum Yazın :Misafir