SİYASET VE ZENGİNLİK
Türkiye tarihinde çok da alışık olmadığı günler yaşamakta. Ne oldu da en son seçimde nerde ise %50 ile gelen bir partinin genel başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı istifa etmesi hiç birimizin alışık olmadığı bir durum. Malum Türkiye Cumhuriyeti devletinde yaşıyorsanız vatandaş olarak her konuda fikir sahibi olduğumuz ve yorum yaptığımız düşünülecek olursa bu andan sonra yazacaklarım tamamı ile kendi düşüncelerim olduğunu ifade ederek söze başlayalım.
Siyaset malumunuz sözcük olarak Eski Yunan’dan beri insan hayatında olan bir kavramdır. Demokrasinin ilk uygulayıcıları Atina ve Isparta'daki şehir devletleri ile Grekler olmuştur. O dönemlerde bu iki şehirde birer devlet vardı. Her iki şehirde de halkın bütün erkekleri, şehrin yönetimine katılıyordu. "Genel bir toplantı" şeklinde bir araya geliyor, yönetim ile ilgili her hususta birbirleriyle görüşüyor, daha sonra aralarından bir yönetici seçip, kanunlar çıkararak bu kanunların uygulanmasını denetliyor; onlara muhalefet edenlere de cezalar koyuyorlardı. Böylelikle "halk yönetimi" (demokrasi), her iki şehirde de dolaysız şekilde uygulanmaktaydı. Demokrasi veya bir diğer adıyla "halk İdaresi’nin gerçekleşmesi, azınlığın çoğunluğa hâkim olduğu ve insanlar arasında eşitsizliğin geçerli bulunduğu Yunan toplumu için büyük bir ilerleme ve gelişmeydi. Böylece vatandaşlar arasında eşitlik ve hürriyet gerçekleşmiş olacaktı. BU andan sonra tüm dünyaya yayılmaya başlayarak hala daha devam eden ve kabul gören bir yönetim halini aldı.
Aristoteles’e göre devletin amacı bütün toplumun iyi olmasını sağlamaktır. Toplumun bütününün iyiliği de toplumu oluşturan bireylerin iyi olmasından geçer. Bunun yolu da yurttaşlara iyi bir eğitim vermektir. Dolayısıyla devlet, yurttaşlarını eğiterek tek tek iyi bireyler olmalarını sağlamak yoluyla toplumun bütününün iyiliğini amaçlar.
İşte işin özü Devlet-Yurttaş-Eğitim üçlemesinin ortasında döndüğü asırlar önce keşfedilmişti. Peki yüzyıllar geçmesine rağmen ne oldu da hala demokrasiyi arıyoruz. İşte burada siyasete giren kişilerin siyasete giriş amaçlarına bakmak gerekir.
Bakmayın çok uzun zamana dayandığına biraz düşünecek olursak aslında tüm dünyada aslında demokrasi olgusunun gelişmeye başlaması ancak 2. Dünya Savaşı sonrasıdır. Bu zamana dek politikacılar büyük güçler arasındaki elçilerdi. Yani dünyanın yaşını düşünecek olursak en fazla 70-80 yıllık bir demokrasi geleneğinden söz edilebilir.
Ülkemizde siyaset yakın zamana kadar halkta karşılığı “halkı oyalayanlar” olarak değerlendirilmekteydi. Zira siyasetçilik: bir meslek, bir rütbe ya da ele geçirilen bir pozisyon oldu çoğunda.Hâlbukiki halkı temsil edenlerin mevki ya da mal kaygısı olmamalıdır. Bu, insanlığın en önemli meselesiydi aslında. Bireyi yücelten bir siyasetçilik, temsil amacına aykırı olup bu durum tamamı ile işin doğasına aykırıdır.
Ülkemizde yalnızca halkı temsil etmek ve hiçbir beklenti içersin de olmadan yok olmak isteyenler vardı. Bir kişi olacağına binler olmak isteyen fedakâr insanlar mevcuttu. Bunlar geçmişte ve gelecekte aramızda esnaf-muhasebesi-doktor vb. işlerde uğraşmak sureti ile aramızda dolaştı ve dolaşmaya devam edecekler. Aslında siyaset hiçbir şey olamayan adamların değil hayatlarında zaten iyi yerde olan insanların bizim üstümüze çıkıp benliklerinden sıyrılıp kendini topluma vakfedecekleri bir zamana adanması olmalıydı. Böylelikle toplumda siyasetin karşılığı daha fazla olacaktır.
Dönem dönem aramızda hiçbir şey olmayanların bizi temsil ettiği dönemleri gördük. Birde bunun tersini hayal etsenize ülkemizdeki demokrasi yıllar önce yücelmeye başlayacaktı. Elinde işi kazancı olan bireylerin çok daha önceden hayatlarını ortaya koyarak siyasete girdiklerini görseydik düşünsenize.
Amacı maddi kaygılar olmayan tamamı ile ve milyonlara hayatını verebilen kimseler yönetimde daha çok yer alabilir ve bu gururla isimleri telaffuz edilecek yer alabilir böylelikle onlar birkaç kişilik ailede var olmayacaklar onu sadece ailesi arkadaşları dostları bir grup insan tanımayacak onu milyonlar tanıma şerefine sahip olacaktır.
Bu bağlamda Rabbim içinde bulunduğumuz zamanlarda bizlere, ailelerimize, şehirlerimize, ülkemize ferahlık versin şer olanları hayra, hayır olarak görünen şer var ise onu da hayra çevirmesi dileğimle emanetin en güzeline sizleri Allah’a emanet ederek satırlarıma son vermek istiyorum. Aydınlık günlere……………
Av.Haşim ÇELİK
Yorum Yazın :Misafir