TATİLİMİZ MÜBAREK OLSUN
İki hafta ara ile yazınca ülkede gündeme yetişmek nerede ise imkansız hale geliyor. Akşam evlerimize sağ salim tek parça dönebiliyor olmak bile mucize haline geldi. Bunlardan en sonuncusu İstanbul da Atatürk Havalimanına yapılan saldırı ölen ve şehit olan masum onca insan hastaneler'de tedavi gören insanlar. Memleket olarak hepimizin başı sağ olsun. Bu kadar acının peşi sıra beklediği ülkemizde ve tüm islam aleminde malumunuz Ramazan Bayramı kutlandı. Öncelikle hepinizin bayramını kutluyorum ve bu bayramların birlik ve beraberlik duygusunun yoğunlaşacağı kalplerimizin ısınacağı zamanlara vesile olsun diliyorum.
Bayramları bayram yapan, onlara yüklenen sosyal anlamlardan kaynaklanır. Bayram sabahları erkenden bir araya gelip bayramlaşan aileler artık telefonlar ile bayramlaşmaya başladı. Modernleştikçe uzaklaştık bütün değerlerimizden. Mesela sobalı evlerin aslında sadece evlerimizi ısıtmadığını gönüllerimizi de ısıttığını çok sonra anlayacak ve artık yüreklerimizin o kadar ısınmayacağını da anlayacaktık. Koca koca evlerin bizi özgürleştirdiği düşündürürken aslında bizleri yavaş yavaş hapsetti ve hapsetmeye de devam ettiğini belki de hiç görmeyeceğiz.
Bayram denildiğinde bir çoğumuzun aklına yeni kıyafetler, heyecandan uyuyamayan geceler, sabahında sıla-i rahimde tüm torun tombalak kardeşlerin bir araya geldiği, bayram namazından sonra evde herkesin sıralanıp bayramlaştığı günler geliyor. O bayram havasının şimdilerde tarifi imkansız aslına bakarsanız. Bir huzur eserdi ılık ılık, içler sıcacıktı, hele hele o bayram kahvaltıları unutulmazdı…
Biraz misafir ağırlanır, biraz hazırlanılır, kardeş kardeş hep beraber ailece çıkılırdı komşulara, dostları ziyaretine, ne kapı kapalı dururdu ne de telefon sesi biterdi…
Annelerin bütün yavrularını ak pak yapıp, tertemiz bayramlıkları giydirip yolcu etmesi bile ne kadar duygu doluydu.
Çocukluk ne güzel, hele o zamanda, sokaklar cıvıl cıvıldı, çocuklar her kapıda “Bayramınız mübarek olsun yengeciğim, amcacığım!” der çantalarını şekerle parayla doldururdu… Saydıkça coşardı akşama kadar…
Şimdiler de ise tek yaptığımız nerde o eski bayramlar deyip maziyi aradığımız ama anı da kaçırdığımız zamanlardan ibaret.
Bomba korkumuz yoktu mesela, kardeşçe yaşıyorduk bayramlarımızı.
Belki de sevdiklerimizin her bayram teker teker gidişiydi eskiye özlemin mimarı? Bayramı bayram yapanlar aramızda olsalardı eğer beklide nerde o eski bayramlar demeyecektik.
Artık bayram denilince insanların aklında tatil gelir oldu. Herkes bir yerlere gitme telaşında. Tatil köyleri bayramları bekler oldu. Büyüklerimizi ellerini öpmek yerine tatile gitmek, gezmek daha cazip gelmeye başladı.
Anne, baba sağ ise gidiliyor tabii ama kaç bayram sonra ama yine de kardeşlerin kaçı bir arada? Biri giriyor, diğeri girenin çıkmasını gözetliyor girmek için adeta. Doluşulmuyor, doluşulamıyor eskisi gibi, gelenler sırayla geliyor, üstelik gelmeyenler de var yoktan bahanelerle.
İşte bu yüzden bu yılların bayramlarına en iyi dost olmuş hüzün yerleşmiş evlerimize bedenlerimize.
Ne gidilen yerde tat var, ne de bizlerde…
Ve galiba böyle dağılmak ve gelecekte geçmişlerimizi arayalım diye büyüdük.........
Av. Haşim ÇELİK
Yorum Yazın :Misafir