DAMARLARIMIZDAKİ DOLAŞAN ŞİDDET
Şiddet insanın varoluşu ile başlayan ve yok oluşuna kadar da sürecek olan gerçek. TDK. şiddeti ;
1. Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik
2. Hız.
3. Bir hareketten doğan güç.
4. Karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma.
5. Kaba güç.
6. Duygu veya davranışta aşırılık,
olaraktanımlamıştır.
Bilindiği üzere yeryüzündeki ilk şiddet olayı Hz. Âdem’in çocuklarından olan Habil ve Kabil arasında meydana gelen olaydır. Bu yeryüzünde bilinen ilk cinayet olup her ölümden Kabil üzerine düşen günah payını almaya başladı ve bundan sonra da almaya devam edecek.
Peki şiddet son yıllarda neden bu kadar yaygınlaştı?
Günümüzde televizyon, tüm kitle iletişim araçları içerisinde belki de en kolay erişilen ve en yaygın kullanılan araç olması nedeniyle, en etkili öğrenme kanalı olarak da dikkat çeker. Bizler vakitlerinin çoğunu televizyon ve bilgisayar karşısında geçirmeye başladık. Başta televizyon programları, filmler, çizgifilmler, diziler ve bilgisayar oyunları olmak üzere, tüm kitle iletişim araçlarında yer alan şiddet, vahşet ve saldırganlık bu programlar sayesinde meşru olarak gösterilmeye başlandı. Buna paralel artan ve özellikle çocuklar ve gençler arasında yaygınlaşan, öldürme, yaralama, kavga, taciz, tecavüz ve tehdit gibi şiddet olayları. Doğrudan belki bir bağ olmasa bile, yapılan araştırmalar; televizyon ve medyada izlenen şiddetin, çocukların gerek kısa gerekse uzun vadede duygu, düşünce, değer, tutum ve davranışları üzerinde, tetikleyici, hızlandırıcı ve özendirici bir etki gösterdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Medya peki bu tabloda sorumluluklarını yerine getiriyor mu? Tabi ki hayır araştırmaların bu çarpıcı sonuçlarını sadece ve sadece reyting uğruna görmezden gelen medya mensupları bu ateşi her gün defalarca körüklemekte ve sanki olayların müsebbibi kendi değilmiş gibi her gün ARTAN ŞİDDET OLAYLARI-NEDEN ŞİDDET TOPLUMU OLDUK diye attıkları başlıklarla gene bize servis edişleri. Bu sorumlu yayın anlayışına geçilmeden bunların önüne geçilmesi imkânsız zira televizyon her birimizin hayatında çok büyük yer işgal ediyor.
Peki hukuk camiasında ne oluyor diyecek olursanız? Sizlere 4 farklı olay anlatmak istiyorum
1- İlk olayımızda 2 çocuklu bir alkolik baba her gün karısını dövüyor ve kadın hiç şikâyetçi olmuyor. Olaylardan rahatsız olan komşular durumu polise ihbar ediyor ve adam ceza alıyor ama bu kez saldırılar dahada artarak devam ediyor. Bu arada onu şikâyet eden komşunun başına gelenleri hiç söylemiyoruz zira adam bir daha şikâyet etmeyi bırak telefonla polisi aramıyor.
2- İkinci olayımız; Boşanma davası aşamasına gelinmezden önce sonra açılacak olan boşanma davasına delil olması açısından hayatında şiddet göstermeyen bir adama karşı iftira atarak eşini mahkûm eden bir kadın.
3- Üçüncü olayımız; Babamız 16 yaşında kızı, bir arkadaşının doğum günü partisine gitmek için kendisinden izin alır ve kızımız saat 02.30 kadar eve gelmez. Anne baba evde tedirgin ve 2.30 da eve gelen kıza baba sorular sorar ve tatmin edici cevap alamayınca “BİR TOKAT ATAR” akabinde 03.00 de eve gelen polis ve evden uzaklaştırma alan baba akabinde yargılanır ve gözyaşları içinde yaptığı savunmada “DEVLET BENİM KIZIMIN NAMUSUNU CANINI BENİ EVDEN UZAKLAŞTIRARAK KORUYABİLECEKSE BUYRUN ÇOCUK SİZİN” diye devam eden cümleler eşliğinde alınan ceza.
4- Son olayımızda ise gene aile içerisinde kadına karşı sözlü ve saldırı boyutunda olan şiddet ve olayın polise intikal etmesi ile verilen bir uzaklaştırma ve alınan bir ceza ve akabinde kocanın devam eden şiddeti nedeni ile hapse mahkûm edilmesi. Ancak 3 erkek çocuk ile yalnız kalan annenin devam eden imtihanı ve 2 çocuğunda daha büyük olaylara karışarak babalarının yanına ziyarete değilde mahkûm olarak gittiği olaylar silsilesi
Tüm bu olayları neden anlattığıma gelince bu 4 olayın da ortak noktası alınan cezaların (ilk defa işlenenler açısından) hepsininde nerede ise aynı oluşu. İşte burada insanın yüreğini yakan ve ADALETİN TECELLİ kısmının ne kadar zayıf olduğunu gösteren olaylar silsilesi. Varın gayrısını siz düşünün…..
Av. Haşim Çelik
Yorum Yazın :Misafir