KAMUDA AÇIĞA ALINANLAR VE TUTUKLU GAZETECİLER
15 Temmuz darbe girişiminden sonra hain kalkışmanın nedenini ve kaynağını araştıran Meclis Araştırma Komisyonu çalışmalarına yoğun şekilde devam ediyor. Bugüne kadar önemli ve kritik komisyonlarda görev alan AK Partili Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ bu komisyonun da Başkanvekilliğini yürütüyor. Özdağ CNN Türk’te katıldığı canlı yayın programında yaptığı açıklamada o gece gerçekleşen saldırıdan sonra FETÖ üyesi olmaktan dolayı tutuklanan kişiler, görevinden uzaklaştırılan kamu çalışanları ve halen içerde olan Gazetecilerle ilgili çok önemli ifadelerde bulundu. Özdağ açıklamasında, öncelikle etkin pişmanlık yasasını duyuru alanını işletmeliyiz” dedi ve bu yasadan Fethullahçı Terör Örgütüne bir şekilde üye olmuş ama şu an hem üye olduğundan hem de yaptıklarından çok pişman olan kişiler olduğunun altını çizerek bu kişilerin etkin pişmanlık yasasından yararlanmak için başvuruda bulunduğunu, bulunmayanların ise bu imkandan yararlanmaları için yasanın duyurulması hususunda öncelikle ailelerine iş düştüğünü belirtti.
15 Temmuz Darbe girişimini gerçekleştirmek isteyen daha sonra da yakalanarak gözaltına alınan ve tutuklanan isimlerden 3-5 kişinin fazla bilgi vermek istemediğini geri kalan isimlerin ise çözülmeye müsait ve pişman oldukları bilgisine ulaşıldığını kaydeden Özdağ’ın sözlerine ben de katılıyorum. Bu kişilerden FETÖ’ye üye olmakla suçlanan ve tutuklananlar arasında 15 Temmuz gecesi belki de darbe girişiminde bulunulacağını dahi bilmeyen kişiler olduğuna bu kişilerin öncelikle suçlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın tüm çağrılarına kulak arkası yapıp özellikle 17-25 Aralık operasyonundan sonra Bank Asya’ya para trafiklerine devam etmeleri, yapıya ait olan sendikalarda aktif üyeliğe devam edip istifa etmemeleri ve buna benzer sebepler olduğu ifade ediliyor. Tabi bu noktada üzerinde tartışılması gereken bazı ayrıntıların da olduğunu görmezlikten gelinmemesi lazım. Örneğin toplumun çoğu kesimin aklına “Madem bu sendikalar, dernek ve vakıflar bu denli tehlike unsuru oluşturuyordu. Neden o zaman daha önceden tedbiri alınmadı ve bu kuruluşlar kapatılmadı” sorusu geliyor.
Tutuklanan ve şu an cezaevinde bulunan Gazetecilerle ilgili de değerlendirmede de bulunan AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ Gazetecilerin tutuksuz olarak yargılanması düşüncesinde olduğunu ifade ederek, “Demokrasi açıklık rejiminin adıdır. Demokrasi şeffaflık rejiminin adıdır. Demokrasi aynı zamanda farklı fikirleri bir arada yaşatabilme sanatının adıdır. Şu an Türkiye’de olağanüstü bir hal yaşıyoruz. Bu nedenle şu an tutuklu bulunan bu gazetecilerin içerde olmaları emniyetin ve savcıların tasarrufunda bir durum” şeklinde konuştu. Özdağ’ın bu açıklamasının ardından Başbakan Binali Yıldırım, 22 Ekim akşamı TV ekranlarında canlı olarak yayınlanan konuşmasında 15 Temmuz kanlı darbe girişimi soruşturmalarında hata sonucu memuriyetten çıkarılanların iadesi için hükümetin yeni bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hazırlığı içinde olduklarını belirtti. Bunun yanı sıra yine Selçuk Özdağ’ın ifade ettiği gibi demokrasi çok seslilik demektir. Yani iktidar yanlısı, yazılarında iktidarın yaptıklarından övgüyle bahseden Gazetecilerin ve Yazarların olduğu gibi muhalif duruş gösteren, eleştiren Gazeteciler ve Yazarlar da mutlaka olacaktır. Bu zaten demokrasinin olmazsa olmazıdır. Zaten toplumda yaşananlara muhalif ve eleştirel gözle yaklaşmak Gazeteciliğin yapısında vardır ama Gazetecilerin suç işleme özgürlüğü de tabii ki yok. Özellikle kanlı bir darbeye karışmış olan Gazeteci değil, kim olursa olsun yasalar önünde hesabını vermeli. Bir suç kanıtı olmadan Gazeteci ve Yazarları, yazdıkları ve söylediklerine dayanarak tutuklamanın ve yargılamayı uzatmak da doğru bir tutum değil. Suçlu suçunu tabi ki çekmeli ama bunun yanı sıra eleştiri ve savunma mekanizmasının işletilmesine de imkan tanınmalı. Öbür türlü eleştiriler dikkate alınmayıp, savunma mekanizmasının tam olarak işlemediği daha doğrusu işletilemediği zeminlerde ne kadar demokrasiden söz ederseniz edin Ramazan davulcusunun tokmağı vuruşu gibi ses uzaktan hoş gelebilir ama yakınlaştıkça belirli bir süre sonra rahatsız da edebilir…
15 Temmuz gecesi yaşanan hain darbe girişiminin ardından görevden uzaklaştırılan ama açığa alındıkları tarihten bugüne 3 ayı aşan süre geçmesine rağmen şu ana kadar haklarında hiçbir işlem yapılmayan ve her an sabırsızlıkla görevlerini iade edilmeyi bekleyen kamu çalışanları da mevcut. Zaten haklarında şüphe edilenler ve bir şekilde darbeye karıştıkları anlaşılan kişiler ya tutuklandı ya da kamudaki görevlerinden ihraç edildi. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi 15 Temmuz darbe gecesi sonrasındaki tüm çalışmalar hukuk çerçevesinde devam etmelidir. Ama haklarında şu ana kadar suç unsuruna rastlanmayan kamu çalışanları da yine Sayın Erdoğan’ın belirttiği gibi “Geciken adalet adalet değildir” sözünden yola çıkarak kurumlarına ve görevlerine geri dönemlidir. Demokrasinin ve bağımsız yargının gereği de zaten budur… Saygılarımla
Hakan ÖZEN
Yorum Yazın :Misafir