Askerim hastalanmasın!
Onlar bizim kınalı kuzularımız, onlar bizim kahraman Mehmetçiklerimiz, onlar analarının, babalarının 20’li yaşlara kadar el bebek gül bebek büyüttüğü, kıyamadığı ve hiçbir şeyle paha biçilemeyecek değerde olan evlatlarımız, bir manada yaşları itibariyle geleceğimiz. Ancak bir ay içerisinde Manisa merkezde iki kez Batı Kışla, bir kez Doğu Kışla, bir kez de Kırkağaç olmak üzere 4 sefer toplu olarak zehirlenme olayını yaşadılar. Bunların hemen arkasından da Kastamonu ve Diyarbakır’da Kışlalarda ki gıda zehirlenmesi olayı ile karşılaştılar. Maalesef tüm bu hadiselerde Batı Kışla’da vatani görevini yapan bir askerimiz Şehit oldu. Vatan uğruna Şehitlik hepimiz için bir onurdur, gurur vesilesidir. Ölüm ise Allah’ın emridir ama bu ölüm bambaşka bir şey. İnsan bunun ne gerekçesini kabullenmek istiyor, ne de bu Mehmetçiğimizin vefatını…
Ben yazımda şu suçludur bu suçludur konusuna girmek istemiyorum. Çünkü bunlar Yargı’nın işi ama bunun kritiğini yapmak ve gelişmeleri aktarmayı da bir Gazetecilik görevi olarak görüyorum. 1. Hadise cereyan ettiğinde ve bir Mehmetçik Şehit olduğunda Manisa merkezde bulunan Hastanelerin birinde Hekim olarak görev yapan arkadaşımı aradım. Yaşananları sordum ve durumla ilgili bilgi aldım. Hekim arkadaşım tespiti, “kirli içme suları ve pis yiyeceklerle bulaşan mikrobik ve bulaşıcı bir hastalık belirtisi” olarak tanımlamış ve gerekenin derhal yapıldığını kaydetmişti. Daha sonra doğruluğuna inandığım bir araştırma içerisine girdim ve yemek getirilen tencerelerin, çatal, bıçak, bardak gibi malzemelerin yeterince hijyenik olmadığı bilgisine ulaştım ve sonuç olarak şu an itibariyle yemek şirketinde çalışan 40 kişi gözaltında. Artı parantez bu süreç içerisinde Manisa merkezli bir tavuk şirketinin piyasada bulunan tüm tavukları toplattığı iddiası da kafaları karıştıran bir başka boyut. Su meselesine gelince de bazı kesimler tarafından her ne kadar askeriyenin şehir şebekesi suyunu kullandığı yönünde değişik açıklama ve iddialar olsa da MASKİ Genel Müdürü Yaşar Coşkun bu iddialara yönelik bir açıklamada bulunarak Askeri Kışla’da su şebekesinin farklı olduğunu ve şehir su şebekesinin kullanılmadığını ifade etti. Bu arada mikrobik bulgu tespit edilen hastanede uzman bir hekim vasıtasıyla belirtilen mikrop virüsüne karşı direnç gösteren bir iğne kullanarak daha büyük tehlikenin önlendiği tarafıma gelen bilgiler arasında. Yaşanan üzücü hadiselerle ilgili açıklamada bulunan Başbakan Binali Yıldırım, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ve AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ’da tarafıma ulaşan bilgi ve iddiaları doğrularcasına bazı şüphelerden söz ettiler.
Ben bu süreçte Başbakan’dan, Milli Savunma Bakanı ve Sağlık Bakanına, Milletvekilinden, Valisine, Belediye Başkanlarından, sağlık kurum müdürlerine, başhekimlere, hekimlere ve tüm sağlık çalışanlarına varıncaya kadar bu üzücü hadiseleri atlatma hususunda kim görev yapmışsa hepsini canı gönülden kutluyorum. Krizi iyi yönettiler ama açıkça söylemek gerekirse bir askerin vefat ettiği, 40 kişinin gözaltına alındığı, binlerce askerin hastaneye taşındığı hadiseler zinciri yaşanırken “Yok bir şey, Korkulacak bir şey yok” gibi ifadeleri ise talihsiz bulduğumu ifade etmek istiyorum. Tur Yıldız Biçer’in hekim kökenli bir Milletvekili olarak konunun başından beri takipçisi olması güzeldi ama hastane önünde periscope aracılığıyla yayın yapması, son hadisede rahatsızlanan asker sayısı 721 iken bunu 3 Bin olarak açıklaması, bir Milletvekili olarak askerleri, asker ailelerini, vatandaşları yatıştırması gerekirken adeta bir algı yönetimine kapı aralaması hoş olmadı.
17 Haziran Cumartesi akşamı bir işim dolayısıyla Merkez Efendi Devlet Hastanesinin oradan geçiyordum ve biraz da Gazeteci merakıyla acil servisin oradan geçerken askerleri gördüm. ‘Hayırdır inşallah’ diyerek yanlarına yaklaştım ve niçin hastanede olduklarını sordum; Biraz hoş sohbetten sonra askerler başladılar anlatmaya, adeta içlerini dökecek birilerini arıyorlardı. “Abi ben Gaziantep’ten geldim 9 günlük askerim. Yanımdaki arkadaşım da Samsun’dan geldi o da 10 günlük asker. Günde bu sıcakta 8 kez iştimaya alıyorlar” 8 kez iştimaya aldıklarını öğrenince ‘Nasıl yani. Günde en fazla 3 iştima bilemedin bazen yat iştiması ile birlikte 4 iştima olur’ dedim. Devam etti anlatmaya, “Abi bu anlattıklarımda inan abartmıyorum. Sabah kalkıyoruz iştima, eğitime başlıyoruz iştima, dinleniyoruz iştima, yemeğe gidiyoruz iştima. Saatlerce 35 derece sıcağın altında bekliyoruz. Biz eğitime razıyız,
sonuçta askere gelmişiz ama bu saatlerce sıcakta bekletmek ve bu kadar iştima neden. Bir de sabahları kapkara çay, yemek malzemelerini görsen yemek yiyesin gelmez. İnan abi bunların hepsi gerçek” dediğinde ise donakaldım ve umarım bu anlattıkların doğru değildir diyerek yanından ayrıldım.
Askerle aramızda geçen muhabbetin üzerinden çok az geçmişti ki akşam yaşanan son zehirlenme hadisesi oldu. O an Manisa Gördes’te iftara katılan AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ ise anında hastaneye gelerek askerleri ziyaret etti ve yaşananlar hakkında bilgi aldı. Özdağ’ın anlattıkları da askeri doğrular ifadelerdi. Özdağ konuşmasında, “Vurgu yapmak isterim bunların askerlikte beşinci günleri. Bir de yaklaşık 17 bin de bakayadan gelen çocuk var. Türkiye'de son zamanlarda bu bakayadan gelenleri sıkı tutuyor askeriye. Bakayadan kalanları otelde şurada burada yakalıyor. Bir de Manisa sıcak 35 derece. 35 derecede eğitim yapıyorlar, bir de çocuklarımızın hepsi bilgisayarlarının başından evden iş yerlerinden sokakta bile yürümeden arabaya bindirilip geliyor eğitime. Normalde bir saat bile yürüse akşam kalkamaz. Çocuklar kendilerini yere atıyorlar ve askerlik jargonunda olmayan ifadelerle 'bizi zehirliyorsunuz', 'bizi öldürüyorsunuz', 'bu yemek firması kimin firması' diye bağırıyorlar. Meselenin bir fizyolojik boyutu var. O boyutunu Sağlık Bakanlığı, doktorlar, laboratuvarlar inceliyor. Psikolojik boyutu var, eğitim, yorgunluk. Acaba eğitimden kaçabilir miyiz gidebilir miyiz hastaneye falan. Bir de provokasyon boyutu var. Gelen ambulansların yumruklanması. Askeriyede bir disiplin vardır. Savcılık da bu konuyu araştırıyor. Buraya gelen askerlerin bütün sicilleri inceleniyor. Meselenin provokasyon boyutunda buraya bakıyoruz. Gelen ambulansları niye yumrukluyorsun? Ambulans sana geldi. Seni alacak. 200 metre ileride hastane var. 500 metre ileride, 2 km. ileride hastane var. Burada dikkat etmek lazım diyorum. Meseleyi çok yönlü incelemek lazım. Bir de bu meselenin ajitasyon boyutunun dışında acaba bir de burada sabotaj da olabilir mi diye ben söylemiştim ama yok şimdilik öyle bir şey görmüyoruz. Acaba burada illegal sol örgütler, PKK'lılar, FETÖ'cüler böyle bir şey yapan olur mu? A olur. Bizim ülkemizde maalesef adam vakıf, dernek kuruyor proje yapıyor. Bunlara ilgili de illegal işler yaptırarak satın aldıkları adamlar olabiliyor. Şu an bir sabotaj ihtimali yok çünkü zehirlenme vakası yok” diyordu.
Manisa’da 4 ardından da Kastamonu ve Diyarbakır olmak üzere 6 Kışla’da yaşanan gıda zehirlenmesi ister istemez herkesi ‘Birileri asker üzerinden yeni bir kirli senaryo üretme peşinde mi acaba’ düşüncesine itiyor. Tamam bu süreçte ilk başta yapılması gereken müdahaleler gecikilerek yapıldı. Tek suçlu yemek firması olarak görülmesi nasıl bir yanlışsa 6 kez isim değiştirmiş, 5 kez iflasını vermiş bir yemek firmasına güvenilerek ihalenin verilmesinden daha büyük bir yanlış olamazdı. Bu konuda neyse ki Milli Savunma Bakanlığı firmayla olan ihaleyi iptal etti ve gereğini yaptı. Ama yapılması gerekenler bitmedi. Yapılması gereken kimin ne şekilde kusuru varsa o kusuru derecesinde hukuk karşısında cezalandırılması ve bir daha bu hadiselerin tekrarlamamasıdır. Artı parantez şunu da ifade etmeliyim ki bırakın askerimiz gerekirse yine patates soysun, yemeğini kendi yapsın, yemekler karavanalarda taşınsın ama anasının, babasının Peygamber Ocağı’na emanet ettiği askerlerimize en ufak zarar gelmesin, yürekler bir daha yanmasın.
Hakan ÖZEN
Yorum Yazın :Misafir