BAŞKAN MEHMET ÇERÇİ'YE NAÇİZANE TAVSİYEMDİR
Yerel yönetimler sadece kendi bulundukları il ve ilçelerin değil aynı zamanda bir ülkenin gelişmesinin, tanıtımın ve temsil edilmesinin dinamosudurlar. Bu nedenle yerel yönetimlere verilen önem ve yerel yönetimlerin başarısı aynı zamanda bir ülkenin de aynasını oluşturmaktadır. Bu nedenle yerel yönetimlerin yapmış oldukları hizmeti su, çöp, imar hizmetinden ibaret görmek sığ bir düşünce mantığından daha ileriye geçemez.
Yerel yönetimlerin sunmuş oldukları hizmetler öncelikle o şehirde yaşayan vatandaşlara dokunabilmeli ve merkezine insanı koymalıdır. Yerel yönetimler bulundukları yerleşim bölgesinde yaşayan insanların doğumundan ölümüne kadar geçen süreç içerisinde toplum bilincine, kültürüne hitap etmeli, ulusal kalkınmaya sorumluluk ve görev anlayışıyla hizmet ve projeler üretmeli, yatırımlar yaparak sundukları katkılarla geleceğe yön vermelidirler. Öncelikle yerel yönetimler o yerleşim bölgesinde yaşayan halkın ve kentin öncelikli ihtiyaçlarını en sağlıklı şekilde saptamalıdırlar. Bu ihtiyaçlar o kentin nüfus, nüfus artışı, eğitim seviyesi, tarihi, sosyal dokusu, eğitim kurumlarının durumu, turizmi ve gelişme seviyesi ve gelişmeye ne kadar elverişli olduğundan yola çıkılarak saptanabilir. Bu durum diğer iller için olduğu gibi Manisa ilimiz içinde aynı özelliklere sahiptir.
Bundan yaklaşık bir ay kadar önce Manisa Eskişehirliler Derneği Başkanı Recep Kandemir'in daveti ve Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti'nin konukseverliğinde Manisalı basın mensupları ile şehit ve gazi çocukları olarak Eskişehir'e gitmiştik. Açıkça ifade etmem gerekir ki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve merkeze bağlı belediyeler her yönüyle yerel yönetimler nasıl işler, görev ve sorumlulukları nedir, Belediyecilik olarak şehirde yaşayan vatandaşları ve kenti gezmeye gelen konukları en güzel şekilde Eskişehir'i nasıl tanıtırız hesaplarını iyi yapmışlar ve adeta diğer illere bunun örneğini sunmuşlar. Gezi boyunca Bilim Kültür Parkı başta olmak üzere, Sualtı Dünyası, Masal Şatosu, Korsan Gemisi, Hayvanat Bahçesi, Sazova Parkı, Odunpazarı, Adalar Bölgesi, Porsuk, Şehir Merkezi ve Çarşı'yı görme imkanımız oldu. Sadece ben değil gezi kafilesinde bulunan Gazeteci arkadaşım Nurgül Kurt Yılmaz ve Manisa Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Şehriban Yıldırım başta olmak üzere bizimle kafilede bulunan diğer arkadaşlarımızla şehit ve gazi çocuklarımız Eskişehir'in kendine çeken müthiş atmosferine hayran kalmışlardı. Sadece gezip, görülecek yerler dışında vatandaşın yaşam şartları A'dan Z'ye nasıl daha kolaylaşır, 7'den 70'e o kentte yaşayan bireyler nasıl mutlu ve huzurlu kılınır, kültürel, sanatsal, ve sağlıklı bir şehir için neler yapılabilir tüm bunların en bariz örneğini Eskişehir'de gördük.
MANİSA'YA DA KENTPARK YAPILDI. AMA...
Şimdi yeniden yola çıkalım ve Manisa'ya geri dönelim; Öncelikle de Manisa'nın çehresini değiştirecek, büyük bir proje olarak takdim edilen Kentpark'tan işe başlayalım. 170 Dönüm arazi üzerine yapılan Kentpark Manisa Büyükşehir Belediyesine toplam 20 Milyon TL'ye mal oldu. Özellikle yazın bunaltıcı sıcağından kendini dışarıya atan Manisalıların uğrak yerlerinden biri olan Kentparkta yürüyüş yolu, çocuk parkı, yeşillendirilmiş alan, su havuzu, çocuk parkı, oyun alanı ve spor tesisi dışında neden tek olduğunu anlayamadığım kafeterya dışında söyler misiniz bana; Kentpark'ın insanlara cazip gelen, illaki gidilmeli dedirten hangi özelliği var. Bir tarafta Eskişehir örneğinde ifade etmiş olduğum gibi yaşanası bir Kentpark diğer tarafta insanların çoğu zaman sadece serinlemeye ve dolaşırken çekirdek çıtlattığı kısır bir Manisa'da ki Kentpark klasiği. Manisalı böylesine kısır bir döngüye hapsedilmeyi hakkediyor mu? Kocaman bir hayır. Peki, 700 Dönüm arazi üzerine yapılan Manisa Kentpark bulunduğu avantajlarla, Sao Paulo, Ibirapuera Parkı, Londra, Hyde Park ya da Meksiko, Chapultepec Parkı özelliklerini taşıyamaz mı ve dünyaca ünlü bir şehir parkı haline dönüştürülemez mi? Pekala! Kesinlikle evet olarak çıkıyor bu sorunun cevabı da karşımıza...
YUNUSEMRE PROJELERİYLE KONUŞUYOR
Merkez'e bağlı kurulan Yunusemre Belediyesi Başkan Dr. Mehmet Çerçi ve ekibinin idaresinde büyük projelerle adından söz ettirmeye devam ediyor. TOKİ aracılığıyla yapılan Yunuskent, has keza üzerinde titizlikle durulan kentsel dönüşüm projesi bu uygulamaların başında yer alırken bu yıl 2. Kez düzenlenecek olan Uluslararası Yunusemre günlerine ise sayılı günler kaldı. Geçen yıl büyük yankı uyandıran Yunusemre günlerinin bu yıl daha da renkli ve coşkulu geçeceğine inanıyorum. Bu önemli etkinliğin en çarpıcı özelliklerinin başında ise Türk Dünyasını bir araya getiriyor olması geliyor. Bu projelere, kültürel ve sosyal aktivitelere imza atılırken başta Yunusemre Belediye Başkanı Dr. Mehmet Çerçi'ye ve belediye yetkililerine naçizane birkaç önerim olacak.
Belediyeler kültürel ve sanatsal etkinlik düzenlerken bariz ve nettir ki kendilerine yakın sanatçılar ile onları o belediyeler ile buluşturan kişilerle çalışırlar. Ancak unutulmamalıdır ki Yunusemre'de her ne kadar AK Partili bir Belediye olarak iktidar partisinin ağırlığı var ise de gelen sanatçılar açısından sadece bizden olsun mantığı hakim olmamalıdır diye düşünüyorum. Örneğin siyasi görüşüne bakılmaksızın özellikle gençlerin gözdesi olan Duman Grubu, Moğollar, Kurtalan Ekspres ya da her kesimin dinlemekten zevk aldığı diğer sanatçılar getirildiği taktirde Yunusemre Belediyesi olarak inanın o konserde her kesim, yaş ve siyasi görüşe sahip tüm Yunusemreli vatandaşlara hitap edileceğini düşünüyorum. Zaten tüm Yunusemreli vatandaşlar Belediye Başkanı Dr. Mehmet Çerçi'nin seçildikten sonra parti rozetini bir kenara bırakıp, 7'den 70'e herkese aynı eşit mesafede yaklaştığını gayet iyi biliyorlar. İnanın bu yapıldığı taktirde hem konsere her kesimin hem de daha kalabalık kitlelerin daha katılırması sağlanmış olacak.
KARAKÖY TURİZMİN ÇEKİM MERKEZİ OLABİLİR
İkinci naçizane önerime gelecek olursak; Yunusemre ilçesinde turizm anlamında da birtakım gelişmelerin yaşandığını yakinen biliyor ve takip ediyorum. Gelin bu turizm hamlesini Karaköy semti bölgesinde de yayalım. Karaköy; kırmızı köprüsü, İvazpaşa Camii, Niobe ve Ağlayan Kaya gibi çok önemli bir tarihi değerlere sahip zengin bir semt olup Manisa'nın can damarlarından birini oluşturuyor. Bu bölgede yapılacak olan turizm hamlesi Eskişehir Odunpazarı örneğinde olduğu gibi sadece Manisalı hemşerilerimizin değil aynı zamanda yerli ve yabancı turizmin de hizmetine sokulması anlamı taşır. Yunus Emre ilçesinde tarihin içinden süzülen anıt eserler ve eski yapılar olduğunu hepimiz biliyoruz işte bu tarihi, kültürel ve sanatsal bir zenginlik. Bu noktada konusunda uzman olan kişileri görevlendirerek bu eserlere ve yapılara sahip çıkılmalı. Bu tarihi ve kültürel değerlerin yok olup gitmelerine kesinlikle göz geliştirilmeli ve projeyi Karaköy semtinde de hayata geçirerek daha çok değer kazanması sağlanmalı. Camiler biz Müslümanların ibadet yerleridir. Bu ibadet yerlerinde de gerekli restorasyon çalışmaları gerçekleştirilerek Camilerimizin bulundukları alana nefes aldırılmalı. Tüm bunlar hayata geçirildiğinde inanın bambaşka bir Yunusemre ve Karaköy bizleri bekliyor olacak. Dolayısıyla bir yandan kültürümüze, tarihimize daha çok sahip çıkılacak bir yandan da turizmin gelişmesi ve geliştirilmesi sağlanarak, turizmde de Yunusemre bir çekim merkezi olma özelliğine kavuşacak. Bu gerçekleşirse öncelikle Karaköy sakinleri, esnafı dolayısıyla da Yunusemre ve Manisa kazançlı çıkacak. Esenlikle kalın...
Hakan ÖZEN
Yorum Yazın :Misafir