Kurtlar kuzunun bol olduğu yeri değil, sahipsiz kaldığı yeri severler
Kıyamet alameti olarak ahir zamandayız diyor büyüklerimiz,kuzu postu giymiş kurtların dolaştıgı bu zamanda dost ile düşmanı birbirinden ayırt etmek çok zor. Artık kendimizden bile şüphe eder olduk. Kime inanacağımızı, kime güveneceğimizi, kimi dost bileceğimizi, kime sırtımızı döneceğimizi bilemez olduk.
Bu güne kadar hayatımda bir çok olaya şahit olmama rağmen her gün yaşadıklarımdan ve tanık olduklarımdan şaşkınlık duyuyorum.
İnsanların ağızlarından çıkan ile yaptıkları arasında bağ kurmaya çalışmıyorum artık. Kuzu postu giymiş kurtların dolaştıgı bu zamanda kimseye güvenmiyorum.
Kin, nefret, öfke içinde, düşünce ve yaşam biçimine davet haykırışlarını izlerken, insan, dünya’da yeni bir canlı türü mü şekillendi, şekilleniyor sorusunu sormadan edemiyor
Bana göre düşmanlık, insanın silahı kendisine doğrultmasıdır
Düşmanlık, ister iki kişi, ister iki toplum arasında olsun, yakıcıdır, yıkıcıdır. Güzelliklerin ve iyiliklerin üstünü örter, masumiyet duygusunu yok eder. şiddetli kıskançlık, düşmanlığı da beraberinde getirir. yıpratıcıdır. Sadece karşısındakini değil, kendisini de yıpratır. İmrenmek,özenmek daha insancadır.
Birçok defa en can bildiğim insanlar tarafından belki de onlarca defa ihanete uğradım. can bildiğim arkadaşlar tarafından sayısız kere suistimal edildim, en yakınlarım tarafından sırtımdan vuruldum ama hiç insana olan güvenimden, insan olma özelliğinden şüphe duymadım. Benim kişiye hürmetim ve muhabbetim, yüce yaradanın yarattığı en özel varlık olmasından dolayıdır.
Dostluğun başı, düşmanlığın sonu yoktur. Bu yüzden atalarımız, “dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur” demişlerdir.Kurtlar kuzunun bol olduğu yeri değil, sahipsiz kaldığı yeri severler.
Düşmanın en büyük hilesi, dostluğudur
İnsanları hemen tanımayız. hayvanın alacası dışında, insanın alacası içindedir. Düşmanını bil sözü kulağa hoş gelse de, ne yazık ki böyle bir imkânımız yok.
Sözün gümüş, sükutun altın olduğunu unutmadan;
Dostumuzu ve düşmanımızı yeniden yanıbaşımızda görmüş olmanın şükrü ile yolumuza devam ediyoruz.
Nasıl nifak ile ittifak, iyilik ile kötülük aynı çatı altında barınamazsa, dostluk ile düşmanlık da öyledir. İkisinden birini tercih etmeli ve ona göre, yaşamalıyız.
Tekrardan ve gönül rahatlığıyla, birbirimize “kardeşim” demeliyiz, diyebilmeliyiz. Kim ne derse desin.
Mevlana “Dünle beraber gitti cancağızım / Ne kadar söz varsa düne ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” demiş. Oysa Fuzuli “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” diyor.
Gökben TÜRKÖZÜ
Yorum Yazın :Misafir