ANTİ SOSYAL
Psikopati, sosyopati veya antisosyal. Her üçü de, ciddi ve tedavisi zor olan bir kişilik bozukluğunu belirtir... Vicdan yoksunluğunun, ahlaki ve toplumsal normlara aldırmazlığın, empati noksanlığının, saldırganlığın karakterize edildiği bir kişilik bozukluğudur.
Amaçlarına ulaşmak için insanlara eziyet çektirmeye, zarar vermeye aldırmayan ve pişmanlık duymayan bu insanlar, toplum tarafından dışlanmayı da umursamazlar. Dünya kendi eksenleri etrafında dönmektedir ve kendi istekleri önemlidir. Bu nedenle çok kolay yalan söylerler ve sahtekârlık yaparlar. İstekleri olmadığında, saldırırlar. İyi - kötü; doğru-yanlış; onların istekleri ve yaptıkları doğrultusunda anlam taşır. Ahlaki açıdan her hangi bir değerleri olmadığından, bencilce istek ve arzularını kullanırlar. Erkeklerde biraz daha fazla görülen bu kişisel bozuklukta, insanlarla ilişkilerinin başında çekici, sevecen, ilgili, sıra dışı görünmeye çalışırlar. Zamanla, sıra dışılık kalır yanına kuralsızlığı, sevgisizliği acımasızlığı ve vicdansızlığı alırlar. Çok çabuk öfkelenirler ve öfkelerini kontrol edemezler. Onlarla yakın ilişkide olan kişileri acımasızca ve kötüye kullanırlar. Vicdan yokluğu nedeniyle yaptıklarıyla, etraflarındaki insanların yaşamını cehenneme çevirirler. Toplum ve yakınları için büyük sorundurlar. Suç işleme oranları çok yüksektir ve ceza almaları onları durdurmaz. Karşı tarafa verecekleri zararı değil; kendi isteklerini hedef aldıklarından, davranışlarını durdurma, düşünme sürecini kullanma gibi çözümlere gidemezler. Yaşamla ilgili plan yapamazlar, değişen şartlara uyamazlar. Ortada küçük de olsa bir sorun varsa bile normal bir bakış açısı ile çözemediklerinden, mantık dışı, saldırgan davrandıklarından, korkuturlar. Düzen bozucu ve yıkıcılıkları nedeniyle sürekli sorun çıkarırlarsa bu tip kişilerin sayıları oldukça fazladır. Engel tanımazlar isyan ederler. Etrafındaki insanlara hayatı zindan ederler. Ceza almakta onları durdurmaz. Toplum ve yakınları için sorun olmaya devam ederler. Çıkarlarına uygun olmayan kuralları bozmaya, insanlara eziyet etmeye hatta yaralamaya, öldürmeye eğilimlidirler. Vicdanları olmadığından, ne hukuki ne de vicdani mahkeme onları durduramaz. Çekindikleri ve boyun eğdikleri sadece devlet, mafya, tarikat liderleri gibi güçlü olduklarına inandıkları otoritelerdir. Gerçek şu ki, bu bozukluk giderek artıyor. ‘Ben ve isteklerim’in alkışlandığı toplum düzenleri de öyle. İsteklerinin yerine getirilmesini doğal hakkı sayan ve bunun için ailesini, çevresini mecbur gören çocuk, genç ve yetişkin sayısındaki artışın hepimiz farkındayız. Hak ve görevler arasındaki dengenin bozulduğu, sorumlulukların önemsenmediği bu ortamlar, anti sosyal kişilik bozukluğunun doğrudan nedeni değilse bile; gelişmesi için elverişli ortamlardır. İstekleri yerine getirilmeyince saldırganlaşan, çalışmayı külfet sayan, sorumsuzca davranması engellenemeyen kişiler; yetişkin çağa geldiklerinde anti sosyal kişilik adayı olabilmektedirler. Tıp doktorları tarafından teşhisi yapılabilen bu hastalığın tedavisi çok zordur. Erken dönemde fark edilip, uzman doktor görüşü ve desteği ile tedavi edilmelidirler. Bu hastalığa eşlik eden başka bozukluklar olabilir ve bunları fark edip tedavi edebilecek kişi de bir doktorudur. Bu kişilerin psikoterapisinde; insancıl hisleri kazanmaları amaçlanır. Başkalarına yaptıkları eziyetin ortaya çıkardığı yıkımı anlamaları, üzülmeyi öğrenmeleri hedef alınır. Dünyanın odağında olmadıkları ve başka insanlarla eşit haklara sahip olduklarını anlamaları için çaba gösterilir. Öfke kontrolünü öğrenmeleri gerekir. Anti sosyal kişilik bozukluğu söz konusu olduğunda, tıbbi ve psikolojik bütün tedavilerin başarılı olabilmesi çok zordur. Karşılaşıldığında uzak durulması gereken kişilerdir. Toplum ve birey sağlığı açısından çok tehlikeli olan bir hastalıktır.
Gökben TÜRKÖZÜ
Yorum Yazın :Misafir