1071 Yılında Alparslan önderliğinde bu toprakları kendilerine yurt kılan Türkler, 1683 yılına kadar Avrupalıların korkulu rüyası olmaya devam etti. II.Viyana Kuşatması artık bizlerin Avrupa üzerinden çekilmesinin başlangıcının tarihidir. Bu tarihten itibaren bizler için acı olarak adlandıracağımız dönemler başlar. Zaman zaman toparlansak bile bu kalıcı sürmemiştir.
Büyük imparatorlukların çöküşü öyle kolay olmaz. Osmanlı ise çekilirken arkasında büyük izler bırakarak çekilmiştir. Bu izleri görmek isteyenler Balkanlar turu yapabilir.
I.Dünya Savaşı sonucunda, Osmanlı Devleti büyük bir hezimete uğramıştı. Müttefikleri Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan’da yenilgiye uğrayan devletler arasındaydı.
Avrupalı devletlerin ‘’The Great War’’ olarak adlandırdıkları I.Dünya Savaşı neticesinde topraklarımız İtilaf devletleri tarafından işgale uğramıştı. Türk milleti ise varını yoğunu ortaya koyup 3 cephede savaş verdi. Doğu, Batı ve Güney cepheleriydi onlar.
Doğu cephesinde Kazım Karabekir komutasındaki Türk askeri Ermenilere karşı güçlü bir zafer kazandı. Hemen ardından Gümrü, Kars gibi antlaşmlar imzalandı ve bu antlaşmalar bugünkü Doğu hudutlarımızın çizilmesini sağladı.
Güney cephesi ise Anadolu insanının yurduna ne kadar büyük ölçüde bağlı olduğunu bizlere kanıtlıyordu! Burada Kuvay-ı Milliye adını verdiğimiz yerli halk vardı. Antep, Maraş ve Urfa illerinde büyük çaplı direnişler kendini gösterdi.
Savaşın kaderini belirleyen cephe ise Batı Cephesi olmuştu. İngiliz destekli Yunan ordularına karşı büyük mücadeleler verdik. En sonunda onları Ege’nin soğuk sularını tattırdık.
Yunan çekilmeye başlarken Türk yurdunu ateşe salarak yakıyordu. Bu konuda Manisalı bir yazar olan İlhan Berk’in hatıratlarını okumanızı tavsiye ederim.
Manisa sizlerin de bildiği üzere bir ‘’Şehzadeler’’ şehridir. Fatih, Kanuni gibi padişahların yetiştiği Saray-ı Amire ise bu ‘’Büyük Manisa Yangını’’ esnasında yok olmuştur. Bu başta Manisa olmak üzere tüm ülkemiz adına ciddi bir kayıptır. Nasıl Balkan Savaşları esnasında
Edirne’deki sarayımız yok olmuşsa, Yunan bu sefer bizim sarayımızı da yakmıştır. Atatürk bu konuda bakın neler diyor….
Aziz Manisalılar! Ben Manisa’yı yangınlar içinde harap ve türâb bir halde görmüştüm. Muhterem Manisalılar! Ben sizi zulmetten, ateşten, esaretten henüz kurtulduğunuz bir zamanda görmüştüm. Fakat o günkü halleri itiraf ederim, hakiki teessürle telakki etmedim. Gerçi siz zulüm ve taarruzun şiddetli darbelerinden henüz kurtulmuştunuz.
Yangınlar içinde harap ve türab bir kent…
Şehzadeler ilçemiz sınırlarında kalacaktı Saray-ı Amire…
Bu bakımdan bir tek sarayımız değil daha pek çok eserimiz yakılmıştır.
2728 dükkandan 279 dükkan, 40 han ve otelden 5 han, 9 hamamdan 2 hamam kalmıştı. Bu rakamlar yangının ne derecede olduğunu gösterir.
Şuan kalan eserlere gözümüzün nuru gibi bakmamız gerekirken, onları sprey boya ile boyamak nedir? Düpedüz tarihimize ve bizzat kendimize yapılan saygısızlıktan başka bir şey değildir.
Umarız 30 Ağustos gibi milli bayramların bilincine varan bir nesil ve yetişir ve Mete Han’dan Mustafa Kemal’e bütün atalarının kanına sahip çıkan kutlu bir geleceğimiz olur.
Esen kalın!
Necdet CURA
Yorum Yazın :Misafir