TECAVÜZCÜLERİ AKLAYAMAYACAKLAR. İZİN VERMEYECEĞİZ!
Ülkemiz son zamanlarda kadın cinayetlerinin, tecavüzlerinin, çocuk tacizlerinin, tecavüzlerinin arttığı bir ülke haline geldi. Hepimizin yüreğini yakan Karaman olayını ise artık tüm Türkiye biliyor ve konuşuyor.
Biz bu olayı öğrenir öğrenmez hemen milletvekillerimizden oluşan bir heyetiKaraman’a gönderdik. Heyetimiz orada çok elim bir hadiseyle karşılaştı. Bu olay sadece Karaman'ın sorunu değil, bu hepimizin sorunu. Ancak bu süreçte Karaman'ın, ailelerin, söz konusu çocukların zedelenmemesi gerekiyor. Bu nedenle, çocuklara ait bilgilerin, kimliklerin ya da adreslerin kamuoyuyla asla paylaşılmaması son derece önemli. Zaten, bu çocukların ve ailelerin yaşadığı travma o kadar büyük boyutlarda ki etkileri belki yıllarca sürecek.Heyetimiz Karaman'da Valiyle, savcıyla ve Millî Eğitim Müdürüyle görüştü. Ancak hiçbirisinden de evin kimliği hakkında bilgi alamadı. Oysa dosyalarda çocukların ifadesi var. Bu evlerin KAİMDER'e ait olduğunu, Ensar Vakfına ait olduğunu çocuklar kendi ağızlarından vurguluyorlar.
Ayrıca en önemle mesele şu ki; 5661 sayılı Yasa ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ilgili maddesine göre ; asla tüzel kişilikler ve şahıslar ilkokul ve ortaokul seviyesinde yurtlar ya da bu tür evler açamazlar. Yani bu evin veya yurdun açılması mümkün değil ve açılırsa veya açılmışsa da illegaldir.Şimdi herkesin sorması gereken soru şu: böyle bir yasak varsa ve yurt açılamıyorsa bu öğrenci yurtlarını nasıl açtılar? Kimin izniyle açtılar? Bu ülkede devlet yok mu? Bu ülkede hükümet yok mu? Vali yok mu, kaymakamı yok mu, emniyet müdürü yok mu, Başbakanı, bakanı yok mu? Hepsi var. Peki, bu yurtlara nasıl izin verildi? Kim izin verdi bu yurtlara?
Olay ortaya çıktıktan sonra hükümetin yaptığı açıklamalar var ama bir açıklama var ki adeta infial yarattı. 22 Mart 2016’da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu “Buna bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz.” Dedi. Bakanadeta çocukları düşünmediğini, vakfı düşündüğünü, önce vakfı koruyamadığı çalıştığını itiraf etti.
Sorulması gereken çok sayıda soru ortada dururken, cevapları hiçbir yetkili tarafından verilmemişken ve AKP bu soruna çözüm bulmak, sorumluları ortaya çıkarmak için uğraşmak yerine Genel BaşkanımızınSema Ramazanoğlu’na söylediği sözleride çarpıtarak gündem değiştirme çabası içine girdi. Bugün birileri Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu’na söylediği sözleri kadınlar üzerinden, kadın hakları üzerinden, cinsiyetçi söylem üzerinden eleştirirken kendi yaptıklarını unuttular. Çok değil, 1 ay önce 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde kadınlara sokakları yasaklayan bizzat AKP.Bunun için protesto yürüyüşü yapan kadınlara şiddetle cevap verenler, kadınları susturmak isteyenler yine onlar. Kadın-erkek eşitliği fıtrata aykırıdır diyen zat bu ülkenin Cumhurbaşkanı. 13 yılda bu ülkeyi kadın düşmanı anlayışla yöneten kim? Yine onlar.Kadınları daha fazla eve kapatmak isteyen, kadının gülüşünden bile rahatsız olan yine onlar. Kimse bunları unutmasın. AKP’nin kadın hakları konusundaki karnesi hepimizim malumu. Şimdi Genel Başkanımızın da değil bizzat kendi Bakanlarının 17-25 Aralık sürecinde RezaZarrab’ı korumak için kullandığı bir cümleyi, Genel Başkanımız kadın bir bakana kullandı diye yeri göğü yıkıyorlar. Bu cümleyi kadın erkek diye ayırmak başlı başına bir gaftır. Bu cümleyi bu şekilde anlamak zaten başlı başına ahlaksızlıktır. Bir bakana kadın veya erkek diye bakmak yanlıştır. Bakan bakandır. O koltuğa oturuyorsa, onun kimliği cinsiyeti önemli değildir. Ve söylenen sözün cinsiyetçi bir şekilde algılanması, yorumlanması, ahlak dışı kabul edilmesi ise aslında AKP zihniyetinin kadına bakışının somut bir yansımasıdır.
Kaldı ki; Genel Başkanımızın kullandığı cümle, Türk siyasi hayatına AKP’li bir bakan tarafından kazandırılan bir cümledir. Cümle Sayın Kılıçdaroğlu’na ait değildir. Bu söz Rıza Zarrab için söylenmiş ve bu ülkenin bir bakanı tarafından ‘Kimse sana bir şey yapamaz, ben senin önüne yatarım’ denmiştir. Bu cümleyi kullanan onların kendi bakanlarıdır.
Üstelik, söz konusu eleştirimizde de sonuna kadar haklıyız. Söz konusu Bakan’ın kendisi kullandığı ifadeyi, o ağzından çıkan ifadeyi biliyor mu acaba? Çocuklara tecavüz ediliyor, ‘bir sefer oldu diye olayın üzerine mi gidilir’ gibi bir cümle kullanıyor. Kendisi bu cümleyi kullanırken, sıkıldı utandı mı acaba? Cümleyi kullandı diye Davutoğlu bir laf söyledi mi? Kendi bakanları bir şey söyledi mi? Hayır! Çocuklara yazık günah değil mi, o çocukların annesi babası var. O çocuklar bizim geleceğimiz umudumuz. Vakıf yurt açma yetkisine sahip mi değil mi? Bakan önce bunun cevabını versin. Biz soruyoruz bize cevap vermiyorlar. Ama bir söz söylüyoruz koşa koşa buna cevap veriyorlar. Çünkü yine bir mağdur edebiyatı yaratmaya çalışıyorlar. Biz söylediğimiz cümlenin, Genel Başkanımızın kullandığı ifadenin sonuna kadar arkasındayız.
Kızacaklarsa bize değil, Rıza Zarrab’a, Muammer Güler’e kızsınlar. Siyasi tarihimize bu cümleyi kazandıran kişiye kızsınlar, bu cümleyi kazandıran onlar. Şimdi de biz tekrar ettiğimiz için alınganlık gösteriyorlar. Ama kimse unutmasın ki, bu şekilde gündem değiştirerek, mağdur edebiyatı yaparak hiçbir tecavüzcüyü, tacizciyi aklayamayacaklar. Buna izin vermeyeceğiz!
Özgür ÖZEL
Manisa Milletvekili
CHP Grup Başkanvekili
Yorum Yazın :Misafir
