Anayasa Masası Meclis Başkanı Eli, AKP İradesi ile Devrildi!
Bugün ülkemiz sahte bir gündemin içinde zaman kaybediyor, vatandaşlarımızın, sokağın, gerçek sorunlarına değil, birilerinin hırslarına konu olan tartışmaların içinde boğuluyor.
Hepimizin malumu, 30 Aralık’ta Başbakan Davutoğlu’nun Genel Başkanımızı ziyareti ileyeniden bir Anayasa süreci başladı. Bu ziyarette ve sonrasında bizler defalarca bazı hususların altını çizdik. Görüşmede Genel BaşkanımızDavutoğlu’na sorunun sadece bir anayasa sorunu olmadığını, Türkiye’nin darbe hukukundan arındırılması gerektiğini söyledi. O görüşmede, Başbakan kendilerinin de demokratikleşme paketi hazırlıkları olduğunu söyleyerek anayasa ile darbe hukuku temizliği için eşzamanlı çalışma konusunda mutabakata varıldı.
Tüm bu sözler, görüşme sonrası yapılan açıklamalar ortada iken, sonra bir anda masa devrildi. Hem de yine aynı gerekçelerle yine AKP tarafından.
Bugün kendi ayıplarını örtmeye çalışarak CHP’ye dil uzatanlar bilmeli ki, CHP sürecin ilk başında yazdığı mektupta ne demişse bugün de aynısını demektedir. 14 Ocak tarihli tutum belgesi niteliği mektubumuzda da ortaya koyduğumuz şartlar açık ve nettir:
Bizim için ve Komisyon çalışmaları için bu üç sorun ön sorundur. Bunları başlangıçta çözmeden yapılacak bir çalışma sonuç almaya dönük değil, zamana oynayan bir çalışma olurdu. Özellikle geçmişte de benzer bir deneyim yaşanmışken, CHP’nin aksi bir tutum takınması da mümkün değildi.
24. Dönemde kurulan Uzlaşma Komisyonu; 25 aylık bir çalışma yapıp 60 maddede anlaştıktan sonra AKP’nin başkanlık sistemi önerisi nedeniyle masayı bizzat AKP’nin dağıtması üzerine tamamlanamadan sona erdi.AKP dışındaki üç parti parlamenter sistemde anlaşmışken AKP’nin başkanlık sistemi ısrarı o süreci bozdu. AKP şimdi de aynı ısrarını devam ettiriyor.Başkanlık sistemi ısrarı ve dayatması gayet açık! Bu konuda bir mutabakat olmayacağı ise tecrübeyle sabit. 24. Dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu deneyimini hep birlikte yaşadık.
Bu arada bir taraftan Cumhurbaşkanı, hükümet, AKP başkanlık sistemi kampanyasını başlatırken, Erdoğan fiili durumlarla adeta sistem denemesi yapmaya başladı bile. Nitekim,Erdoğan’ın“sistem fiilen değişmiştir, şimdi sıra anayasayı sisteme uygun hale getirmektir” diyerek sivil darbe niyetini de ifşa etti.
Yani işin gerçeği şu ki, en başından hesap belliydi: AKP 30 Haziran tarihine kadar başkanlık kampanyasını sürdürme, fiili durumu kanıksatma, bu arada 330 milletvekili bulma çabası da dahil olmak üzere başkanlık sistemi için uygun konjonktürü hazırlama çalışması yaparken, muhalefeti de Anayasa masasında oyalayacaktı!
Ayrıca anayasanın hangi hükümet sistemine göre (parlamenter mi, başkanlık mı) yapılacağı tercihi de tüm çalışmaları şekillendirir.Bu nedenle gerek Uzlaşma Komisyonu üyelerimiz gerekse de Genel Başkanımız öncesinde ve sonrasında özellikle hükümet sistemi tercihinin öncelikle belirlenmesi gerektiğini, parlamenter sistem konusunda başta bir mutabakat olmazsa çalışmaya devam edilemeyeceğini; ilk dört maddenin değişmezliğini ve darbe hukukundan arınma çalışmasının eşzamanlı yapılması gerektiğini söyledi.
Bu süre zarfında; MHP ve HDP ise kendilerinin de parlamenter sistemden yana olduklarını, ancak bunu şimdi değil, esasa girdikten sonra ileriki tarihlerde konuşmayı önerdiler. Yani ön sorun olarak kabul etmediler. Bu tam da AKP’nin tuzağına düşmekti.
Uzun tartışmalar sonucunda hükümet sistemi konusundaki ön sorun çözülmedi ve AKP Başkanlık sistemini masaya koyunca, Anayasa Masası bizzat Meclis Başkanı eli, AKP iradesi ile devrildi!
Parlamenter sistem konusundaki ön sorun çözülemeyince bu kez deyeni bir öneri getirdik.
“24.Dönemde görev yapan Anayasa Uzlaşma Komisyonunda dört partinin de uzlaştığı altmış maddeye yargı bağımsızlığını sağlayacak hükümleri de ekleyip bir ay içinde bu değişiklikleri parlamentodan geçirelim. Madem hükmet sisteminde anlaşamıyoruz, o zaman üzerinde anlaşılmış maddeleri bir ay içinde geçirelim. Komisyonun görev tanımını da sadece bu konuya özgüleyelim.”
Bu teklifimiz de kabul görmedi.
Sonuçta Meclis Başkanı Komisyonun bundan sonra çalışamayacağını ve sona erdiğini ilan etti. Tutanaklarda hepsi yazılı.
CHP Komisyonu terk etmedi.
CHP başından itibaren ilan ettiği tutum belgesine uygun davrandı.
AKP ise, asıl hedefinin başkanlık rejimi için uygun bir konjonktür hazırlamak ve yakalamak olduğunu, darbe hukukuyla hesaplaşma konusunda ise samimi olmadığını bir kez daha teşhir etti.
Bizim tavrımız net.Sınırlarımız net.
Biz, elinde sopa olan bir devlet istemiyoruz. Biz özgürlükçü bir demokrasi için çalışmaya devam ediyoruz.
Bugün bu ülkenin bir rejim sorunu yoktur.Ancak Parlamenter Sistemi önce tıkayan, sonra da birisinin başkanlık hayaline göre ülkeye istikamet dayatan bir zihniyet sorunu vardır.
Herkes bilmelidir ki; Anayasalar, belli bir coğrafyadaki halkın ortak yaşama arzusunun ve bir arada kalma isteğinin yansımasıdır. Bu sebeple, herhangi bir siyasi partinin çoğunlukçu anlayışıyla, Meclis aritmetiğine dayanarak oluşturulabilecek basit bir yazılı metin değildir.
Yorum Yazın :Misafir